Bismillahirrahmanirrahim
Şefaat lafzı, arabçadaki شَفْع kelimesinden türetilmiştir. شَفْع lafzı ise, tek anlamına gelen وَتْر kelimesinin zıddı olup, çift manasına gelmektedir.
شَفَعَ يَشْفَعُ شَفاَعَةً Zikredilen bu kalıp ile şefaat'ın lüğavi manası aracı olmak demektir.(1)
İstılahda ise şefaat; Rasuller, nebîler, alimler ve Allahu tealanın izin vereceği kimselerin, yine Allahın (cc) izniyle müminlerden bazılarının günahlarının bağışlanmasını yada Allah (cc) katındaki derecelerinin yükseltilmesini talep etmeleridir.
Rasuller ve Allahın (cc) seçkin kulları için Şefaat (etme yetkisi) sabit (olup, var) dır. (2)
Şefaat hususunda mutezile mezhebi bir kaç kola ayrılmıştır. Onlardan bazıları şefaatı toptan inkar ederler. şefaatı inkar edenlerde kendi aralarında üçe ayrılırlar.
Birinci kısım derki; Kim büyük günahlardan sakınır, küçük günahları irtikâb eder (işlerse) o küçük günahlarının bağışlanması için peygamberlerin ve meleklerin şefaatine muhtaç olur.
İkinci kısım derki; Kim büyük günahları işleyip sonrada tevbe ederse, tevbesinin kabul edilmesi için peygamberlerin ve meleklerin şefaatine muhtaç olur, tâki Allah (cc) onların şefaati sebebiyle tevbelerini kabul etmiş olsun.
Mutezilî Kâdî Abdülcabbar شَفَاعَتِى لِاَهْلِ الْكَبَائِرِ مِنْ اُمَّتِى (şefaatim ümmetimden büyük günah işleyenler için -sabit- dir) (3) hadis-i şerifini inkar edemediği için tevil yoluna gitmiştir.
Üçüncü kısım derki; Kim büyük ve küçük günahlardan ictinab edip sakınırsa, işlemiş oldukları amellere göre derecelerinin artması için peygamberlerin ve meleklerin şefaatine muhtaç olur. Bunlardan başkası için şefaat yoktur. (4)
Şefaati inkar edenleri kâle almıyoruz. Fakat birinci kısıma şöyle cevap verilir; Bu görüş onların mezhebine göre sahih değildir. Çünkü onların itikadına göre büyük günahlardan sakınanların diğer günahlarını bağışlaması Allah (cc) üzerine vacibdir! Delilleri şu âyet-i kerimedir; اِنْ تَجْتَنِبُوا كَـبَٓائِرَ مَا تُنْهَوْنَ عَنْهُ نُكَفِّرْ عَنْكُمْ سَيِّـَٔاتِكُمْ وَنُدْخِلْكُمْ مُدْخَلاً كَر۪يماً "(Allah ve Rasulü tarafından) kendisinden yasaklanmakta olduğunuz (o kötü) şeylerin büyüklerinden sakınırsanız, bizde sizden (diğer) kötü işlerinizi (ve küçük günahlarınızı) örteriz ve sizi (cennet gibi) pek şerefli bir mekana girdiririz" (5) Hal böyle olunca şefaate de ihtiyaç kalmamıştır!