قُلْ لِلّٰهِ الشَّفَاعَةُ جَم۪يعاًۜ "(Habibim) De ki; şefaat (hakkı verme yetkisi) tümüyle Allaha mahsustur" (18) Ayetinden yola çıkarak istılâhi manada ki şefaati inkar edenlerin, izahları ve tevilleri yanlıştır.
Zira başka bir âyet-i kerime de Allahın (cc) فَاِنَّ الْعِزَّةَ لِلّٰهِ جَم۪يعاًۜ "Muhakkak ki izzet tümüyle Allaha (cc) mahsustur" (19) buyurması, o izzet ve şerefi başkasına vermeyeceği anlamına gelmez.
Çünkü Rabbimiz münâfikun suresinin 8. âyet-i kerimesinde şöyle buyurmuştur;
ولله العزة ولرسوله وللمؤمنين "İzzet Allah'a (cc), Rasulüne (sav) ve müminlere aittir"
Yani nisa suresinin 139. âyeti, münâfikun suresinin 8. âyet-i ile takyid edildiği gibi, Şefaat ile alakalı zümer suresinin 44.âyet-i kerimesi de diğer âyetlerle mukayyeddir (kayıtlanmıştır).
Yani daha açık izah edecek olursak, izzet hakkındaki iki âyetin vechi tevfîki şudur; İzzet tamamiyle cenâb-ı Hakk'a mahsustur. Peygamberimizin ve müminlerin izzet'i ise, Allah'ın (cc) onları aziz kılmasıyladır.
Aynı şekilde bütün şefaat Allah'a (cc) mahsustur, diğerlerinin şefaati ise ancak Allah'ın (cc) izni ve rısasına bağlıdır. Bütün paranın tamamı benimdir demek, o paradan başkasına vermeyeceğim anlamına gelmez.
Aslında şefaatin subûtunu inkar eden yoktur. Fakat şefaatin keyfiyeti hakkında yapılan yorumlar ile, şefaat müessesesi mecrasından saptırılmıştır.
Mesela; قُلْ لِلّٰهِ الشَّفَاعَةُ جَم۪يعاًۜ âyetine dayananlar, şefaatin tamamı Allah'a (cc) aidtir. Dolayısıyla kimse şefaat edemez dediklerinde, Peki Allahu teala, مَا مِنْ شَف۪يعٍ اِلَّا مِنْ بَعْدِ اِذْنِه۪ۜ "Onun izni olmadıktan sonra hiç bir şefaatçi olamaz" (20) buyurmuyormu? dediğimiz de, şöyle cevap veriyorlar;
Allah (cc) öyle diyor ama kuranında ; يَوْمَئِذٍ لاَ تَنْفَعُ الشَّفَاعَةُ إِلاَّ مَنْ أَذِنَ لَهُ الرَّحْمَنُ وَرَضِيَ لَهُ قَوْلاً " O gün,Rahmanın kendisine izin verdiği ve sözünden hoşnut olduğu kimselerden başkasına şefaat fayda vermez" buyuruyor. Yani Allah'ın (cc) razı olmadığını kimse kurtaramaz, Allah'ın (cc) razı olduğuna da şefaat etmeye gerek yoktur. Zaten Allah (cc) razı olmuştur.
O zaman şefaat; insanların kurtuluşuna sebep olan bir aracılık değil, bir nevi Allah'ın (cc) cennet'e girmesine razı olduğukimselere peygamberleri ve melekleri vasıtasıyla vereceği bir ödüldür. Binâenaleyh şefaat hadisesi ise bir ödül törenidir!!! diyorlar.