1915 Olaylarını "Ermeni Soykırımı" olarak tanıyan ABD tasarısıyla ilgili açıklamaları dünya medyasının gündemine son dakika koduyla bomba gibi düştü..
ABD Senatosunun Ermeni kararına ilişkin, "Biz belge ile konuşuyoruz siz karar alsanız ne yazar" dedi..
Ardından da, "Kapatılması gerekiyorsa İncirlik de Kürecik de kapatılır" ifadelerini kullandı..
Ve bu sözler dünyada önemli bir travma yarattı..
…
Libya anlaşması sonrası Türkiye, İsrail’e karşı iki önemli hamle yaptı:
1- Donanma, Kıbrıs’ın güneyinde İsrail’e ait bir sismik gemiye engel oldu..
2- Ardından Ankara’dan Tel Aviv’e şu mesaj gitti: “Bizi by-pass edecek East-Med planına izin vermeyiz.. Gelin, işbirliği yapalım..”
İsrail’i aldı bir düşünce..
…
"Türkiye'yi büyütecek Kanal İstanbul projesini rafa kaldırmayız" dedi..
“Farklı, müstesna güzelliklere sahip, dünyada adından bahsettirecek olan projenin ihalesi en kısa sürede tamamlanacağını, bitmesinin en az 6-7 yılı bulacağını” söyledi..
Projenin İstanbul'a uymayacağını söyleyen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'na da (dolayısıyla AB’ye), "Sen otur işine bak, İstanbul’a nasıl uyduğunu göreceksin" ifadelerini kullandı..
Birileri (Katarlı işadamı, Trakya gazı gibi) başka “kulp”lar aramaya başladı..
…
Bütün dünyanın dikkatle izlediği “Doğu Akdeniz’deki it dalaşı”nın aktörlerinden biri olan Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti Başkanlık Konseyi Başkanı Fayez Al Sarraj'ı kabul etti..
Ve görüşmeye ilişkin TV canlı yayınında, “Tarihi Libya anlaşmasıyla Sevr'in ters yüz edildiğini” ifade etti..
Bu sözler Avrupa’da büyük yankı buldu..
…
Türk Silahlı Kuvvetleri'nce terör örgütü PKK'ya yönelik “Pençe 3 Harekatı”nın sürdürüldüğü Irak'ın kuzeyinde yer alan Haftanin ve Sinat bölgelerindeki yüksek rakımlı alanlarda, 7 üs bölgesi kurdurdu..
Son teknoloji ve paratonerlerle donatılan üs bölgelerinde, “Yıldırım Tespit ve Takip Sistemi” ile önlem alınıyor, terör hedefleri ise gelişmiş sistemlerle anında imha ediliyor..
Buna, “terör destekçisi” ülkeler çok kızdı..
…
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Sözcüsü Dmitriy Peskov Türkiye'yi, “bölgede bağımsız hareket eden önemli bir güç” olarak tanımladı..
Peskov ayrıca, “Başkan Vladimir Putin ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasında önemli ve sağlam bir diyalog var” dedi..
ABD, iyice gerildi..
…
2011’DEN SONRA
AK Parti, “reform” sayılabilecek düzenlemeleri 2011’den sonra, yani kimi liberaller ve Türkiye düşmanları tarafından “özlenmeyecek parti” haline geldikten sonra gerçekleştirdi..
- İnanç ve düşünce özgürlüğü 2011 yılından sonra temin edilebildi..
- IMF’yle işimiz 2011’den sonra bitti..
- Birtakım yasaklar (“Kürtçe yasağı” da buna dâhildir) 2011 yılından sonra kaldırıldı..
- İç Hizmet Yasası, 2011 yılından sonra değiştirildi..
- Devletin kılcallarına sızmış “paralel yapı” 2011 yılından sonra fark edildi ve tasfiyeler bu dönemde başlatıldı..
- Azınlık vakıflarının malları 2011’den sonra iade edildi..
Özetle..
2011 yılına kadar, biraz da zorunluluktan (çünkü bürokrasiyi, yargıyı ve TSK’yı elinde bulunduranlarla darbe cuntaları sürekli müdahale tehdidinde bulunuyordu), AB’yi arkasına alarak ortada top çeviren AK Parti, “reformcu” kimliğine bu dönemden sonra kavuştu..
Ve “hedef” oldu, “nefret” tavan yaptı..
…
Sonra ne oldu hatırlatayım;
- En beş para etmez AK Parti eleştirileri..
- “Diktatör” kampanyaları..
- Gezi’ler, 7 Şubat’lar, MİT TIR’larına yönelik algı operasyonları..
- “Türkiye DEAŞ’a silah gönderiyor” uydurmaları..
- 17/25 Aralık’lar, 15 Temmuz’lar..
İşte bütün bunlar, “AK Parti gerçek anlamda ‘reforma’ yöneldiği ve Türkiye bağımsız bir ülke gibi davranmaya başladığı (savunmasını güçlendirdiği, büyük altyapı projelerini hayata geçirdiği) için devreye sokuldu..
…
İÇİMİZDEKİLER
Soruyorum;
ABD ve AB gibi emperyalist bir yapı, bütün bunları gerçekleştiren bir adamı ve partisini ister mi?
Tabii ki istemez..
Haydi onları anlarım, çünkü çıkarları elden gidiyor..
Peki, içimizdekiler niye istemiyor?