31 Mart yerel seçimlerinde “Millet İttifakı”nı oluşturan partilerin genel başkanları..
Seçim öncesinde hep “aynı cümleyi” kullandı:
“İstanbul, Ankara, Antalya, Adana, Hatay ve Mersin’i ALDIK..”
Dikkat edin, “KESİN ALIRIZ ya da ALACAĞIZ” değil, “ALDIK”..
51 yıldır gazeteciyim, 51 yılda onlarca seçim gördüm, yüzlerce-binlerce siyasetçi dinledim, hiçbir siyasetçiden “böyle bir laf” duymadım..
“Mutlaka alacağız, kesin alırız” dediler hep, “ALDIK” ifadesini hiç söyleyen olmadı..
Niye hep “ALDIK” demelerinin nedeni de, “İstanbul’daki oy sayımları” sırasında ortaya çıktı..
Gelişmeleri biliyorsunuz..
Bunu 6 ilde de yapmış, bu nedenle de böylesine “EMİN” konuşuyor olamazlar mı?
…
Neyse..
Bugün bunları anlatmayacağım..
Bugün bunları hatırlatarak, 31 Mart’tan bu yana tartışılan “AK Parti bu 6 ili nasıl kaybetti” tartışmalarına bir yenisini de ben ekleyeceğim..
…
GARİP BİR TOPLANTI
Önce şunu söyleyeyim;
“Ak Parti’yi, partinin içindeki AKP’liler bitiriyor” sözlerini yabana atmayın..
Size, sadece “bir toplantı” anlatacağım, ötesini tahmin etmeniz hiç güç olmayacak..
…
Ağustos ayı başlarında, bir restoranda toplantı organize edilir..
Toplantıya bazı Ak Parti üyeleri, bazı İl ve ilçe yöneticileri, Ak Parti’ye destek veren bazı işadamı, gazeteci ve yazarlar davet edilir..
Davetler yapılırken, davet edilecek kişilere yakın isimler “aracı” olarak kullanılır..
Ama, “toplantının amacı” hiç söylenmez..
Gelenler, “bir Ak Parti toplantısı” diyerek gelir..
…
Yemekler yenir ve toplantıyı düzenleyen Ak Parti İl yönetiminde üst düzey görev yapmış olan kişi konuşmaya başlar..
Der ki;
“Arkadaşlar, bu toplantının amacı sizleri bilgilendirmek içindir..
Lütfen, bu toplanın görüntüsü alınmasın, alan olursa da hiçbir yerde paylaşılmasın..
Şimdi sizlere birer kağıt vereceğiz..
Bu kağıtlara telefon, WhatsApp gibi iletişim bilgilerinizi yazmanızı rica ediyorum..”
…
Bu sözler, toplantıya katılan birçok kişiyi rahatsız eder, işkillendirir, ama hiçbirisi yerinden kalkıp gitmez..
Konuşmacı devam eder:
“Sanırım biliyorsunuz, artık Ak Parti bitti..
Şimdi, Ahmet Davutoğlu’yla birlikte yeni bir parti kurulacak ve davamız devam edecek..
Sizleri artık bu oluşumun içinde görmek istiyorum..”
…
GERÇEK YÜZLERİ BU
Burada..
Bu konuşmayı yapan kişiyi biraz tanıtayım size..
Referandum döneminde ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde, Recep Tayyip Erdoğan tarafından Ak Parti İl Başkanlığı’nda çok önemli bir göreve layık görülen biri..
31 Mart seçimleri öncesine kadar da, Erdoğan’a “en bağlı” kişilerden biri olarak görünüyordu..
31 Mart’tan aylar önce, “safını” değiştirdiği yukarıdaki konuşmalarından anlaşılıyor..
…
Bu kişiyi yalnız sanmayın..
Hemen her ilde, hatta birçok ilçede “bu tür yönetici”ler var ve son zamanlarda bu tür toplantılar düzenliyor..
Ak Parti’ye destek verenleri, partiden bu desteklerini kesmeleri için sürekli “olumsuzluk” yaratıyorlar..
Kadın ve Gençlik Kolları ile mahalle gezileri düzenleniyor mesela..
Gidilen her yerde insanların şikayetleri dinleniyor, talepleri alınıyor..
Ama, bunların hiçbiri yerine getirilmiyor..
Görevliler, aynı mahallelere gidemiyor, o insanların yüzlerine bakamıyor..
Bu da dilden dile yayılarak, “Ak Parti vatandaşına değer vermiyor artık” algısı yayılıyor..
Ve bu olumsuzluklar da “Ak Parti’ye desteği” azaltıyor..
Yani, Erdoğan karşıtları amaçlarına ulaşmış oluyor..
…
“HAİN” İÇERİDEYSE
Evet, bu olumsuzlukları Ak Parti içindeki AKP’liler yaratıyor..
Erdoğan’ın “mental yorgunluk”tan kasettiği şey, aslında “hainlik”ti..
Hani, “hain içeride olunca kapı kilit tutmaz” deriz ya, o misal..
Diyorum ki;
Ak Parti, Cumhuriyet tarihimizde bu ülkeye en fazla hizmeti yapmış, hala da yapmak için didinen bir anlayışın temsilcisidir..
“HAİN”in değil, davası “HİZMET” olanın peşinden gitmek daha akıllıca olmaz mı?
Bugün Erdoğan’a hainlik eden, yarın size de eder..
Bunu unutmayın..