ESMA AYGÜN SARIDİKEN

ESMA AYGÜN SARIDİKEN


28 ŞUBAT’A YOLCULUK

30 Kasım 2018 - 00:04

( Ayşegül Çetin anlatıyor )
Gözlerim dolar... Bir T cetveli gördüğümde, bir mimari proje, çizim, tasarım gördüğümde. Boğazıma bir düğüm yüreğime bir acı saplanır. Kimse yoksa ağlarım biraz. Sonra Rabbime havale ederim bana bu acıyı yaşatanları...

17 Yıl olmuş acım hala taze. Bir yakınını kaybetmek gibiymiş en büyük hayalini kaybetmek. Ölüsü yok, mezarı yok sanki her an gelebilecekmiş gibi ama artık her şey için çok geç. Gençliğim, heyecanlarım, umutlarım, hayallerim, geleceğim kapılıp gitti 28 Şubat denen azgın sele.

Lisede başarılı, çalışkan bir öğrenciydim. Üniversite okumayı çok istiyordum. Son sınıfta ben sınava hazırlanırken üniversitelerde başörtüsü sorunu çıkmaya başladı. Dalga dalga tüm ülkeye yayıldı. İmkânı olanlar yurt dışında okumaya gitti. Kalanların kimi baş açarak ya da peruk takarak devam ediyor kimi de bırakıyor ya da hukuki mücadeleye giriyordu.

Tercih zamanı babamla oturup konuştuk. Ben kesinlikle başımı açmayacağımı söyledim. Babam yurt dışına bir başına gönderemem ama Kıbrıs'a gönderebilirim başına bir şey gelse hemen yanına gelebilirim dedi. Doğu Akdeniz üniversitesi mimarlık fakültesini kazandım. Dili İngilizceydi ve bir yıl hazırlık okumam gerekiyordu ama okuduğum Anadolu İmam hatip lisesi eğitimiyle İngilizce sınavını geçerek muaf oldum ve direk mimarlık birinci sınıfa başladım.

İlk zamanlar korkarak gidiyordum sorun çıkar mı diye ama günler haftalar geçtikçe korkularım bitti.
Okulda çok sayıda yabancı uyruklu öğrenci vardı her dilden her milletten her inançtan. Sudanlı Filistinli başörtülü öğrenciler de vardı.
Üniversiteli olmak harikaydı. Her gün mutlulukla gidiyor çoğu zaman sabahlara kadar proje hazırlıyor ama hiç şikayet etmiyordum.
İkinci dönem korktuğum başıma geldi. Bizim sınıfta altı öğrenciydik başörtülü ve bir gün dekan bizi odasına çağırdı. Türkiye den emir geldiğini ve uygulamak zorunda olduklarını söyledi. Nedenini sorduk. Örtümüzün siyasi simge olduğunu söyledi.

Köydeki nenelerimiz gibi örtseniz ya da şapka falan taksanız sorun yok ama türban olmaz dedi. Biz inancımız için örtüyoruz şekil önemli değil dedik. İlerleyen günlerde kimi arkadaşım başını açtı kimi şapka, bandana, peruk taktı kimi de başka ülkeye gitti. Bir hafta içinde yeni bir kararla sınıfta erkek öğrenciler de dahil şapka takmak yasaklandı.

Aklım almıyordu başörtü siyasi simge diye yasaksa sınıfta siyasi simgeli yüzük takanlara neden yasak yoktu. Dini simge diye yasaksa haçlı kolye takanlara neden yasak yoktu. İşin en acı yönü de yasak sadece T. C. vatandaşlarına idi. Bizim Sudanlı Filistinli arkadaşlar başörtüsü ile gitmeye devam ediyordu. Ben bir T. C. vatandaşı olduğum için bunları yaşıyordum.

Günlerce odama kapandım ağladım kimseyle görüşmedim. Karar vermem gerekiyordu. Hayatımın en zor kararıydı ve bıraktım döndüm. Günlerce aylarca ıstırabını yaşadım. Tüm umutlarımı kaybettikten sonra evlendim. Çocuklarım oldu. Sorun çözüldü aflar çıktı ama çocuklar küçüktü okuyamadım. Her ev hanımıyım dediğimde, her lise mezunuyum dediğimde, her mimarlığı bıraktım dediğimde içim sızlıyor. Rabbim o karanlık günleri ülkeme bir daha göstermesin.

Antalya 28 Şubat Öğrenci Derneği

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum