Antalya Müzesi’nin Envanter Defteri’ndeki garipliklerden bir diğeri, Antalya Etnoğrafya Müzesi’nin “İslâmi Kitâbe ve Mezar Taşları” Envanter Defteri’nde bulunan “Eşyanın Nasıl Olduğu (Eşyanın Vasıfları)” başlıklı açıklama bölümünde, tarihi eserlerle alâkalı bilgilerin eksikleri ve fazlalarıyla sayısız hata içermeleridir. Bilhassa Türkçe, Arapça ve Farsça dillerini resmi dil olarak kullanan Anadolu Selçuklu Dönemi’nin bir özelliği olarak Arapça yazılı taş kitâbelerin okuma ve tercümeleri oldukça sıkıntılıdır. Etnoğrafya Müzesi bünyesinde Selçuklu Sülüs ve Nesih yazılarına vâkıf ve Osmanlıca, Arapça ve Farsça dillerine hâkim uzmanların olmaması veya bu konuda uzman kişilerden yardım alınmaması problemleri çözümsüz bırakmakta ve sözkonusu hatalar uzun yıllardır devam etmektedir. Dönemlerine dair birçok konuda kaynaklık edecek çok önemli belge ve arşiv niteliğindeki sayısız tarihi eser sır gibi keşfedilmeyi beklemektedir. İslâmî Kitâbe ve Mezar Taşları üzerinde araştırmacı ve akademisyenler tarafından yapılan çalışmaların eksik ve noksanlarıyla bir elin parmaklarını geçmemesi ise üzücü olduğu kadar şaşırtıcı bir eksikliktir.
Konuya örnek olarak; Etnoğrafya Müzesi İslâmî Kitâbe ve Mezar Taşları Envanter Defteri’nde 31 sıra nosu ile kayıtlı olan ve Paşa Camii yanındaki orta kaleden getirilen mermer kitâbe, Kalekapısı’ndan başlayıp Uzun Çarşı Sokağı’nın sonundaki Kırkmerdiven’de tamamlanan ve İzzeddin Keykâvus tarafından yaptırılan sekiz burçtan oluşan surların ikinci burcuna aittir. 804 yıllık kitâbe Antalya Etnoğrafya Müzesi Envanter Defteri’nde kayıtlı olduğu halde, “Eşyanın Nasıl Olduğu (Eşyanın Vasıfları) başlıklı açıklama bölümünde: “Altı dar üstü geniş, kırık, üç parça halinde. Kitâbe kalın sülüs hat ve yedi satır halindedir. Kitabe kelime-i tevhid “El nasar vel zafer …… izzüddünya veddin ….” Yazılı. Son kısım fazla siliktir” şeklinde bilgiler bulunmakta ve bu hâliyle araştırmacılar tarafından kitâbe hakkında 100 yıldır kayıp ifadeleri yazılıp çizilmektedir. Yukarıdaki üç-beş kelimelik açıklaması yapılan ve Anadolu Selçuklu Devleti dönemi hakkında birinci dereceden belge ve arşiv niteliği taşıyan 804 yıllık sözkonusu kitâbe şöyledir:
Türkçe Okunuşu: Lâ ilâhe illallah Muhammedun Rasûlullah
En-nasru ve’z-zaferu minallâhi es-Sultânu
El-gâlibu İzzu’d-dünyâ ve’d-dîni Ebi
El-Fethi Keykâvus bin Keyhusrev
(Burhânu) emîri’l-mü’minîne
(alâ yedi’l-‘abdi) ed-da’îfi el-muhtâcu
(ilâ rahmeti Rabbihî ….(Er) zurûmî lehû
Aleyhi’l-fethi (fî seneti isnâ aşrete ve sittemiete)
Türkçe Anlamı: “Allah’tan başka ilâh yoktur, Muhammed O’nun Rasûlüdür. Yardım ve zafer Allah’tandır, Gâlip Sultan, dünyanın ve dinin izzeti, Keyhusrev’in oğlu, Mü’minlerin Emîrinin burhânı, Fetih Babası Keykâvus’tur. Allahu Teâlâ’nın rahmetine muhtaç, zayıf kul (Emîr) Erzurûmî tarafından Antalya’nın fethi üzerine (612/1216 senesinde tamamlandı.)