Hidayet GÜLTEKİN

Hidayet GÜLTEKİN


Ben de çok merak ediyorum

11 Eylül 2020 - 00:02

Sağlık Müdürlüğünün bu yönetiminin iş ve icraatlarını irdelediğimiz yazılarımız üzerine, bize ulaşan çok sayıda bilgi ve belgeler olduğunu vurgulamıştık. Kamuoyunu bilgilendirmek adına hak ve etik anlayışı doğrultusunda yazılarımıza devam ediyoruz. Bugün, ülke olarak Covid-19 pandemi sürecini yaşadığımız bu zor dönemde, Antalya özelinde Sağlık Müdürlüğünün bu mücadeleyi sağlıklı bir şekilde yürütüp yürütmediğini dikkatlerinize sunacağız. Önceki yazılarımızda başlıklarını atığımız, örneklerini verdiğimiz “akçeli işler” ve oluşan kamu zararlarına dair de ayrıntılı belgeleri sizlerle paylaşacağız.

Hepimizi sarsacak bir örnekle konuya giriş yapalım.

Mesleği avukat olan 40 yaşlarındaki bir vatandaşımız, Covid 19 şüphesi ile bir hastanemize müracaat eder. Test sonucu pozitif çıkınca ilaçları verilerek, şikâyetlerinin artması durumunda, sağlık merkezine müracaat etmek üzere evinde tedaviye gönderilir. Birkaç gün sonra durumu ağırlaşan vatandaşımızın yakınları 112’den ambulans talep eder. Gelen giden olmaz. Ailenin tüm çırpınışları karşılıksız kalır ve hasta zamanında müdahale edilemeyince hayatını kaybeder.  Çünkü Sağlık Müdürlüğü bünyesinde 112’nin bağlı olduğu Acil Sağlık Hizmetleri Başkanlığı ile filyasyon çalışmalarının yürütüldüğü Halk Sağlığı Hizmetleri Başkanlığı arasında, olaydan da anlaşılacağı üzere çok ciddi boyutlarda koordinasyonsuzluk ve lakaytlık vardır. Bir can göz göre göre heba edilmiş, Sağlık Müdürlüğündeki liyakatsizlik sonucu oluşan yönetim zafiyeti bir cana mal olmuştur. Sebebi, sorumlusu kimdir?  Bu gün bile şu anda durumu ağırlaşan, filyasyonda bulunan bir hastayı, hastaneye ulaştıracak hizmetin sağlanması hangi başkanlığın görevidir? Müdürlükte bu bile belli değildir.  Kim yetkili diye topu birbirlerine atmakta, vatandaş bu hizmete nasıl ulaşacağını bilmemekte, aradığı telefonlardan cevap alamamaktadır. Durum vahimdir, ciddidir ve acilen Antalya Sağlık Müdürlüğünün yetersizliği ve bu lakaytlığı yetkililerimizce değerlendirilmeli, daha fazla cana mal olmadan müdahale edilmelidir. Aksi durum cinayete eşdeğerdir.

Yazdığımız yazılar sonrasında yazımıza yapılan yorumlardan bir tanesinde; “Sahi kendi müdürlük bünyesinde başkanlıkların koordinesini sağlayamayan Sn. Müdürümüz bu pandemi sürecinde kaç hastane ziyaret etmiştir. En doğudan en batıya 19 sağlık tesisi hastanesi bulunan Antalya’da Müdür beyi hastanelerde gören var mıdır?  Hadi diyelim Gazipaşa, Kaş uzak. Yanı başında pandemi ile boğuşan Kepez Devlet Hastanesine bir uğrayan var mıdır?    Malumunuz komutan ordusunun başındaysa zafer kazanılır. Sn. Bakan uykusuzluktan gözleri kan çanağına dönmüş durumda televizyonlara açıklama yaparken, sağlık camiası, canını dişine takarak salgınla mücadele ederken, evinden ayrı kalarak, yakınlarını riske etmemek adına aile bütünlüğünün bozulması pahasına, eşinden, çocuklarından ayrı kalırken, hastaneler yeniden dolmaya başlamışken, Müdürlüğümüz hangi stratejiyi, planlamayı yapmaktadır? Şu anda hastaneler kendi imkân ve olanakları doğrultusunda bu salgına karşı mücadele verirken, planlama ve koordine etme başarısını bile gösteremeyen bir ekip iş başındadır. Bir yanda fazladan yüzlerce sağlık personeli, bir yanda hemşire, sağlık personeli ve yardımcı sağlık personeli eksikliğinden dolayı, açılması gereken üniteler bu yönetimin eseri değil midir?” soruları sorulmaktadır. Soruları elbette yetkililer açıklamalıdır. Okuyucularımız gibi ben de cevapları merak ediyorum. Bu cevapları buradan yayımlamaya hazır olduğumuzu da bir kez daha yeniden tekrar ediyorum. 

Havalimanından yurt dışına giden yolcuların yaptırmaları zorunlu olan Covid testleri bu arada kaşla göz arasında bir “özel” sağlık tesisine havale edilmiştir. Bakanlık tarafından bazı özel sağlık tesislerinin Covid testi yapmalarına müsaade edilmesinin ardından, havalimanında Müdürlük tarafından verilen bu hizmet hangi gerekçe ile bu özelleştirilmiş ve bu sağlık tesisinin uhdesine geçmiştir? Bakanlık bir protokolle veya bir ihale ile mi bu tesisi seçmiştir. Yoksa Müdürlük bünyesinde yapılan bir iş ve icraat mıdır? Kamuoyu acilen, derhal bu durum ile ilgili bilgilendirilmeli ve süreç tüm şeffaflığı ile ve anlaşılır şekilde paylaşılmalıdır. Bu geçişin ardından Müdürlüğün laboratuvarlarında 125 TL’ye yapılan bu testler 250 TL’ye yapılmaya başlanmıştır. Burada, başkalarını zengin etme veya bir zafiyet var mıdır?

Şimdi gelelim önceki yazılarımızda başlıklarını atığımız, örneklerini verdiğimiz “akçeli işler” ve oluşan kamu zararlarına dair de ayrıntılı belgeleri sizlerle paylaşmaya…

“Akla zarar bir şekilde iptal edilmiş”,  “Yönetime gelen İl Müdürlüğünün en önemli zafiyetlerinden biri” olarak yansımış ve “milyonlarla ifade edilecek şekilde kamu zararı” diye anons ettiğimiz Antalya İl Sağlık Müdürlüğü HBYS (Hastane Bilgi Yönetim Sistemleri) ihalesi analizine göre, Antalya Kamu Hastaneleri Birliğinin 2015/687 nolu sözleşmesi ile hibe yöntemi ile temin etmiş olduğu bu yazılım kurumun demirbaş envanterine girmiş. Kamu hastanelerini ve dönem içerisinde yeni açılacak olan sağlık tesislerini de kapsayacak şekilde planlanmış. İşletme bedeli aylık 75.000 TL olan bu sözleşmeye göre, kurumların yatak büyüklüğüne göre dağıtımı yapılarak, bakım onarım anlaşması yapılmak sureti ile sürdürülmekte iken; Antalya İl Sağlık Müdürlüğü yetkililerince herhangi bir itiraz veya başka hukuki gerekçe olmaksızın, anlaşılmaz bir biçimde iptal edilmiş, 2018/185063 İKN ile yeniden ihaleye çıkılmıştır.

Oysa bir önceki dönem Antalya Kamu Hastaneleri Genel Sekreterliğinin yapmış olduğu sözleşmenin 6.4 maddesine göre hizmetin devam ettirilmesi mümkündür. İl Sağlık Müdürlüğü yöneticileri bu yöntemi tercih etmeyip neticede, kurumu milyonlarca lira zarara sokmuşlardır. Üstelik ihale ile alınan ürün kurumun envanterdeki aynı yazılımdır. Edindiğimiz bilgilere göre bazı hastanelerde yazılım değişmiş gözükse de sadece ekran yüzü değiştirilmiş olup arkada çalışan program aynıdır. Madem kurumun kullanmakta olduğu yazılım devam edecekti, neden bu kadar maliyetin altına girilerek bu ihale sonuçlandırılmıştır?

Rakam ciddidir. Bu ihale sonucunda hastanelerin HBYS maliyetleri % 724’lere varan oranda yükseltilerek toplamda 3.625.968,03 TL (üç milyon altı yüz yirmi beş bin dokuz yüz altmış sekiz lira üç kuruş) fazladan ödeme yükünün altına girilmiştir. Oluşan kamu zararının bir örneği de PACS (Görüntü arşivleme yazılımı hizmeti) da, Laboratuvar Sarf da, Özellikli Sarf da yaşanmıştır. Neden?  Müdürlük halen bu sorunun cevabını vermemiştir.

Oluşan/oluşturulan kamu zararlarının sorumluları nasıl olsa o ihalede benim imzam yok aymazlığına sığınamazlar. Zira; yetki devri yapmış olsalar bile imza yetkilisi de harcama yetkilisi de, dolayısıyla kurumun en başındaki yetkililer, altlarında oluşan bu zarardan hesap sormamışlarsa -ki sormamışlar- oluşan zarardan kuruşuna kadar mesuldürler.

Ha bu arada, şeffaflık adına bir önceki dönemde her kese açık ve her isteyenin ulaşabildiği, kurumun İhale Bilgi Portalına, kullanıcı adı ve şifre ile giriş kısıtlaması koymak nedir?

Kimden, ne saklanmaktadır? 
 

[email protected]

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum