ESMA AYGÜN SARIDİKEN

ESMA AYGÜN SARIDİKEN


28 ŞUBAT MAĞDURLARI ANLATIYOR

11 Ekim 2018 - 00:05

Karabük İmam Hatip Lisesi, 90’larda üniversiteye en çok öğrenci gönderen imam hatiplerden biriydi. 1995 mezunu olarak S. Demirel Burdur Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği bölümünü kazandım. Ortaokul ve lisede altı yıl başörtülü okumuştum ve üniversiteye de başörtülü olarak başladım.

Hayalim avukat ya da öğretmen olmaktı.  1.sınıfta okurken Türkiye’de bazı illerde “başörtü sorunu” çıkmaya başladı. 2.sınıfa geldiğimizde (1997) bu haberler çoğaldı ve tüm Türkiye’de “başörtüsü yasağı”nın uygulanma durumu konuşulmaya başlandı.
Neden Müslüman olan ülkemde bu sorunlar olduğunu anlayamazken bir akşam, bir gecede -15 Temmuz gibi bir gecede-  senaryosu önceden yazılmış bir hikaye televizyonlarda… Sözde bir tarikat lideri bayan bir müridine cinsel istismarda bulunurken yakalanıyor. Böylesine basit bir hikaye ile tüm halk oyalanmış, korkutulmuş ve 28 Şubat’ta alınan başörtüsüne yasak kararı ile  İslami yaşama gayrı resmi ve insanlık dışı uygulamalar başlamıştır.

Burdur Eğitim Fakültesinin önünde uzun bir yol vardır, bir gün arkadaşlarla okulumuza doğru yürürken siyah plakalı bir araç yanımızda durdu, camlarını indirdi ve bize “Yakında hiç biriniz burada böyle dolaşamayacaksınız.” dedi. Elimde kitap on sekiz  yaşında bir genç kız olarak söylenen bu sözlerin, bu çirkin tavrın  altındaki kini anlamam uzun yıllarımı aldı.

Neden, neden, neden? “Sözümüz siyasi amaçla kapananlara, Allah için kapananlara diyeceğimiz yok.” dediklerinde siyasi amaçla kapanmanın ne olduğunu bilmiyorduk. Ben hiçbir siyasi bir partiye üye değildim, aksine belki bir siyasi amacım olsa açılır, partime üniversite mezunu olarak hizmet ederdim.

Ayetle sabit olan bu bez parçasını -benim için bez parçasıydı- bana taktıran sadece inancımdı. Bir bez parçasıydı evet, ama bayrak da bir bez parçası değil midir, altında nice anlamları taşıyan?
Vizelere bir hafta kala kapıda bir yazı vardı. Keşke şimdi bir fotoğrafı olsaydı elimde o yazının. Arşivlerde vardır belki o kara lekeli beyaz sayfa.
“ Küpeli, hızmalı, göbeği açık, tayt ve başörtülü, sakallı, keçi sakallı….  şeklinde gelen kişiler okula alınmayacaktır.” Başörtüsü  Kuran’ın emriydi oysa diğerleri zevkle ilgili tercihlerdi, sözde bütün tercihlere karşı çıkılıyordu ama zaman gösterdi ki uyguladıkları tek yasak başörtüsüneydi.
Her şey çok planlıydı. Toplu olarak hepimiz kapıdan geri çevrilmedik. Kapıdan hiç kimse  alınmasa birlik beraberlik ve belki toplu bir itiraz olacaktı. Herkesi sınıflarına aldılar, herkese farklı zamanlarda uzaklaştırma verdiler. Uzaklaştırmasını alan davasını açıp memleketine döndü, kimisi dava açılacağını bile düşünemedi. O davalar olumsuz sonuçlansa da yıllar sonra elimizde bir kanıt olarak kaldı.

Tam 14 yıl bekledik. Her seçimde, her mevsimde, her yıl dönümünde, arada aflar çıktı fakat aflar başörtüsünü kapsamıyordu. Ta ki 2011’e kadar…Çok şükür 2011’de okullarımıza döndük, hepimiz  birer anneydik  ve yaşlarımız otuzu, kırkı bulmuştu. Tatlı bir heyecanla- çocuklarla baya zorlansak da- başarılı bir şekilde okullarımızdan mezun olduk. 1996’da girdiğim okulu 2014’te bitirdim. Artık bir sınıf öğretmeniyim ve özel sektörde görevimi yapıyorum. Ömrümün üçte birine mal olan 28 Şubat’ın bir daha yaşanmaması için bir vatandaş olarak her şeye yapmaya varım.
  ( ESMA AYGÜN SARIDİKEN/ 28 Şubat Öğrenci Derneği Antalya Temsilcisi)

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum