Gülhan ŞENTÜRK (Anlatıyor)
28 Şubat kabusuna uyandığımızda Üniversite 3.sınıf öğrencisiydim.Ne ilginçtir kio güne kadar karıncayı dahi incitmeyen, en problemsiz, tamamen ders odaklı başörtülü öğrenciler olan bizler, birdenbire terörist muamelesi görmeye başlamıştık.
Derste başı örtülü ve başı açık öğrencilerin yan yana böylesine güzel arkadaşlık kurmalarına çok mutlu olduğunu, kendilerinin 12 Eylül’ü görüp kardeşin kardeşi öldürdüğü dönemleri yaşadıklarını, bizlere gıpta ettiğini söyleyen ‘’Aydın’’ hocamızın yasak kararından sonra beni odasına çağırıp ‘’Hangi örgüte üye olduğumu, benim düzeni bozmaya çalıştığımı söylemesi’’ bende ‘’Aydın’’ kelimesinin değerini yitirmesine neden olmuştu.
Bilim yuvalarımız uzaya uzaya füze göndermeye çalışmıştı da bizim başörtümüze takılmıştı sanki.Bu o dönemde sloganlaşmış bir sözdü bizim için…Sınava girmeye çalıştığım bir derste 2-3 Polis aracı gelmiş; okuma arzusundan başka bir şeyi olmayan beni kamusal alan dışına çıkarmıştı.
Belediye otobüsleri kampüs girişinde durduruluyor, özel güvenlik görevlileri başörtülü öğrenci avına çıkıyorlardı. Ne acıdır ki bizim türlü eziyetlerle, başörtülü olarak Kampüse giremediğimiz için okulumuzu bırakmak zorunda kaldığımız dönemlerde yurtta Türk Bayrağı yakan kız öğrenci mezun ediliyordu. Çünkü onda siyasi simge addedilen bir suç unsuru yoktu, ya da korkuyorlardı ona destek verenlerden…
Benim ve tüm arkadaşlarımın kitaplara konu olacak yaşanmışlıkları oldu bu dönemde, kelimelerin kifayetsiz kaldığı…Sonra gün değişti, devran döndü ılımlı bir hava esmeye başladı ülkemde. Eşim ‘’Bir de şu Başörtüsünü serbest bıraksalar’’ diye temenni ettiğinde ‘’Belki uzaya çıkarız ama böyle bir şeyi hayal bile edemem’’ diyordum.
Artık çoluk çocuğa karıştığımız, gençliğimizi geride bıraktığımız bir dönemde bu da gerçekleşti çok şükür. Okullarda Başörtüsü yasağı kalktı ve bizler için de Af çıktı. Kendime kalsa cesaret edemeyeceğim okula dönmeye, annemin uğraşları sonucu evet dedim. Bir yılım kayıp iken zaman içindeki değişiklikler yüzünden iki yıl okula devam ettim ve bu lütfun bana neden verildiğini anladım. Rabbül Alemin iade-i itibar istemişti bizler için…
Gencecik çocuklarla almak zorunda kaldığım Organik Kimya dersi hocamız yumuşak bir lisanla bu dersi başaramayacağımı, liseden yeni gelen öğrencilerin bile kaldığını, bu dersten çok az kişinin geçtiğini ve bana evime dönmemi salık verdiği bir zamanda ben bu dersten en yüksek notu alarak mezun oldum. Hocam beni anfide yanına çağırarak tebrik edip önyargısından dolayı özür diledi.
Babaları tarafından okutulmuyorlar diye kampanyalar düzenledikleri ama okumaya çalıştıklarında Polis barikatlarıyla karşılaşan Anadolunun yiğit kızlarının aşamayacağı engel yoktu yeter ki fırsatları ellerinden alınmasın…
Tüm bu yaşanmışlıklara rağmen bizlerin bu Ülkeye güveni,bu Vatana sevdası asla bitmedi, hiç küsmedik, terk etmedik, var olma çabası verdik sadece…
Nerden mi biliyorum;Çünkü 15 Temmuz gecesi dışarıya elinde sadece Türk Bayrağıyla ilk koşan, o geceyi ve sonraki bir ayı meydanlarda geçiren ben ve benim gibi Memleket sevdalısı arkadaşlarımdı.
Sadece vatan var olsun, çocuklarımız bizim çektiklerimizi çekmesin, bir daha 28 Şubat’lar yaşanmasın diye…
Selam ve dua ile…