Türkiye’nin “güçlü” hale geldiğini gören Batı, bir “köleleştirme ve fakirleştirme” projesi olan IMF silahını bir kez daha devreye sokmaya çalışıyor..
Hem de “içimizdeki batılı”larla..
Birkaç gündür özellikle Merkez Bankası eski Başkanı İyi Parti’li Durmuş Yılmaz bu konuda “canhıraş” bir gayret gösteriyor..
…
MAZİYE BİR BAKIN
IMF’yi ve Batı’yı onlarca kere anlattım..
“Bilmeyenler kandırılmasın, kafası bulanmasın” diye, bugün bir kez daha anlatmak zorundayım..
…
Türkiye IMF ile hesabını 2008’de kesmiş, 14 Mayıs 2013'te de son borcunu ödeyerek prangalarından kurtulmuştu..
Şöyle geriye doğru bir bakın..
O günden beri Türkiye’nin başına her türlü “melanet” gelmeye başladı..
Önümüzdeki 3 bin yıl boyunca “bor imparatorluğuna” sahip olacak ve sürekli gelişen, büyüyen, refah düzeyi artan bir Türkiye istemiyorlar..
Dışarıdan gelen her hamleleri boşa gitti..
Şimdi “içimizdekileri” kullanmaya başladılar..
CHP ile birlik olup gizlice IMF yetkilileriyle görüşen İYİ Partili Durmuş Yılmaz, "Türkiye için kaynak bulmanın tek çaresi IMF" dedi..
Hatırlayın..
Erdoğan, "Türkiye, IMF defterini kapatmıştır ve bir daha da açmayacaktır.. CHP iktidara gelse ilk işi Türkiye'yi IMF'ye teslim etmektir" açıklamasında bulunmuştu..
Dedikleri de çıkıyor..
…
IMF’Yİ İYİ ÖĞRENİN
Bu noktada, size hemen ABD’nin “silahsız kuvvetleri” olan IMF’yi “kısaca” anlatmam gerekiyor..
IMF bir ülkeye, o ülkenin içindeki hainleri kullanarak “zorla” borç istetir..
Ardından da yine o hainleri kullanarak, “zorla mı verdiler, biz istedik” dedirtir..
“Borç” adı altında verdiği parayı, nereye harcayacağınızı belirler..
Yani; karnınız aç yemek yiyeceksiniz diyelim, yiyemezsiniz..
IMF, “gidip bununla ayakkabı alacaksın” demişse, değil karnınızı doyurmak, gömlek bile alamazsınız..
Bitmedi..
Borç verdiği ülkenin ekonomi politikalarını, para ve maliye politikalarını, hatta politikacılarını belirler, uygulatır..
Uygulamayan hükümetleri itibarsızlaştırma, ekonomik kriz, darbe gibi yöntemlerle bir şekilde ekarte eder, “söylediklerini yapacak bir yönetim” getirir..
Geçmişte bunu çokça yaşadık..
Ve en önemlisi de..
IMF’nin borç verdiği ülkelerden borcunu bitirmiş, kalkınmış, refahı artmış, ekonomisi düzelmiş bir tek ülke dünyada yok, galakside var mıdır bilmiyorum..
…
2018’in bahar aylarıydı..
IMF Başkanı Christine Lagarde şöyle bir laf etti:
“Türk milletini çok seviyoruz, tek sorun Erdoğan..”
İP’li Yılmaz’ı da, “Türkiye için kaynak bulmanın tek çaresi IMF’dir" lafını da iyi bir düşünün şimdi..
…
BU TÜRKİYE ÜRKÜTTÜ
Manzara çok açık..
Türkiye'nin önüne AB havucunu asıp, “alacakmış gibi” oyalamak etkili bir yoldu..
Türkiye uyanıp “başka alternatifler” aramaya başlayınca (Şanghay Beşlisi'ne falan bakmaya, Rusya'yla yakınlaşmaya kalkınca) tehlike çanları çaldı..
Türkiye'nin “bir imparatorluğun mirasçısı” olduğu doksan yıldır unutturulmuştu..
Ufak ufak bunu hatırlamaya başlayan bir Türkiye, onları çok rahatsız etti..
Mısır'ın, Suriye'nin, Irak'ın "işlerine karışan" Türkiye işlerine gelmedi..
Türkiye'nin ‘az gelişmişlikten’ yakasını kurtarıp, on yıl gibi kısacık bir sürede ‘orta gelişmişlik’ düzeyine ulaşması, Türkiye'ye mal satmak için uygundu, alkışladılar da..
Ama bunu da aşıp, onlar gibi “gelişmiş bir ülke” olma ihtimali onları ürküttü..
“Bir daha DAVOS'a gelmem” lafını küfür gibi algıladılar, manevi evlatlarına hakaret gibi geldi onlara..
IMF ile hesabını kapatması, akıllarını başlarından aldı..
Hele hele kendi uçağını, kendi tankını, kendi bombasını, kendi mermisini kendisi yapan bir Türkiye hiç işlerine gelmedi..
Ne yapıp yapıp karıştıracaklar, sıkıştıracaklar, çökertecekler, bölecekler..
İşte yeniden ortaya konulan “IMF bombası” bu yüzden..
…
AÇIN GÖZLERİNİZİ
Aman dikkat..
Türkiye “bir kez daha” çok tarafı olan bir planlı yapıyla karşı karşıya..
Tek amaçları;
- Türkiye’deki siyasal iktidarı düşürmek..
- Erdoğan’ı itibarsızlaştırmak, halkla onun arasına duvarlar örmek..
- “Tayyip nefreti”ni kullanıp, Türk milletini emellerine alet etmek..
- Ve Türkiye’yi sömürge haline getirip halkı da köleleştirmek..
…
Olan-biteni göremeyecek kadar kör olamazsınız değil mi?