Zaferden değil seferden sorumlu olduğumuzu unutmayalım. Fakat uluslararası bir toplantıda Macaristan Cumhurbaşkanı’nın Osmanlı’ya “yiğidi öldür ama hakkını yeme“ kabilinden gösterdiği saygıyı bu millet göstermediği müddetçe karşılığını asla bulamayacağı bu kara sevdadan kurtulamayacağı gibi, hilafet emelleri de rüyalarımızda sıkışıp kalacaktır. Tıpkı Kars ile Edirne arasına sıkıştırıldığımız gibi. Zira kendi dindaşlarına bile zulümden geri kalmayan haçlı zihniyetinin yaptıkları, yapacaklarının teminatıdır.
Sicili bozuk olan batının hiçbir ferdine güven olmaz, zira Selanik’te esir edilmeme şartıyla 9 Kasım 1912’de tek kurşun atmadan şehri teslim eden Tahsin Paşa komutasındaki 20-25 bin kişilik ordudan bir kısmını aç bırakarak öldüren batının şımarık çocuğu olan Yunanlılar değil miydi? Hububatına el koyarak, 27 milyon Hintli’nin ölümüne sebeb olan İngiliz emperyalizmi değil miydi? 7. yüzyıldan, 19. yüzyıla kadar toplam 34 milyon 500 bin Afrikalı ve ortadoğu kökenli insanları köleleştirdikten sonra ağır şartlar altında ölümüne sebeb olan bu batasıcalar değil miydi?
M.Ö. 264 yılı ile Ms. 435 yılları arasında 3 milyon 500 bini aşan gladyatörleri, eğlence olsun diye savaştırarak öldüren bu batının Romalı dedeleri değilmiydi? Bunların hem sicili hem de mayası bozuktur. Milyonlarca kızılderiliyi katledenler, kendilerini dünyanın jandarması olarak gören ve “ana gibi yar, Bağdat gibi diyar olmaz“ sözünde adı geçen Bağdat’ın anasını ağlatan Amerikalılar değil miydi?
Bidayetinden nihayetine kadar resmi rakamlara göre 1 buçuk milyon Cezayirliyi katleden Fransa’nın, michelin lastiklerinin kaliteli kauçuğu için yıllarca sömürmesinden sonra yoksul Vietnam halkına, demokrasi götürürken 1,5 milyon zavallı Vietnamlıyı da katleden bu kızılderili katili Amerikalılar değil miydi?
9 haçlı seferinde toplam 3 milyon insanı öldüren ve bu seferlerin birinde kadın, çocuk, yaşlı demeden Kudüs’te 70 bin insanımızı şehit eden bu haçlılar değil miydi? 1187’de Selahaddin Eyyûbi Kudüs’ü fethettiğinde, Kâbil’in bu mayası bozuk çocukları intikam duygusu ile öldürülmeyi beklerken Hâbil’in evlatları tarafından özgür bırakılarak ödüllendirilmedimi?
HATİME
Şimdi Filistin’li filizlerin “neredesin ey Selahaddin?" çığlıklarına kulak vermek için batıdan izinmi alacağız? Cezayir’in menekşelerini, Felluce’nin yetim çocuklarını, Arakan’ın mazlum müslümanlarını, Mısır'ın Râbialar’ını, Endonezya’dan Fas’a kadar ve Balkanların “gittiler ama birgün muhakkak dönecekler“ dediği Osmanlının yadigarı olan bizleri yek vücut yapacak olan hilafeti tekrar tesis etmenin zamanı gelmedimi?
Müslümanlar hakkında batının istemediği şeylerin hayır, istediği şeylerinde şer olduğunun unutulmaması lazımdır.
Ölmeden evvel hilafeti görebilenlerden olma temennisiyle Allah’a (Celle Celaluhu) emanet olun Vesselam.