Ayrıca Rasûlüllah’ın (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) görme engelli olan sahabi ‘İtban ibni Malik (Radıyallahu Anh) ile yakından ilgilenmesi ve bir savaşta beyninden aldığı yara ile zihnî ve konuşma engelli durumuna gelen, fakat ticaretle uğraşmaya devam eden Munkız ibni Amr isimli sahabeye kandırılmaması için gösterdiği ilgiyi de gözardı etmemek lazımdır.
Genç fakat yoksul olup, boyu çok kısa (cüce) ve yüzü de pek güzel olmayan Hazreti Cüleybib (Radıyallahu Anh) evlenemediği için Rasûlüllah’dan (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) zina etmek için izin istediğinde, Efendimiz’in (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kendisine nasihat ettikden sonra o sahabeyi evlendirmesi, Peygamberimiz’in (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) muhtaca yardım hususunda ne kadar duyarlı olduğunun delilidir.
Hatime
Peygamberimizin (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) engelli insanlara baktığı pencereden bakabilenlerin karşısına çıkan manzara şudur;
a- Özürlüleri rahatsız edecek davranışlar bizzat Peygamberimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) tarafından yasaklanmıştır.
b- Zihinsel özürlüler cezâ-i müeyyide’den muaf tutulmuşlardır.
c- Engellilere yardım ve iyilikde bulunulması teşvik edilmiştir.
d- Evlendirilmelerinde kendilerine yardımcı olunmuştur.
e- Engellilere alternatif iş imkanı sunulup, istismardan muhafaza edilmişlerdir.
f- Görme özürlülere dini ve idari görevler verilmiştir.
g- Bedensel özürlülerin vali olarak tayin edildiğini görüyoruz.
h- Engellilerin topluma katılmaları teşvik edilmiştir.
Abdullah ibn-i Mesud (Radıyallahu Anh) diğer sahabelere göre çelimsiz, kısa boylu ve ince bacaklı bir sahabi idi. O kadar kısa boyluydu ki ayakta durduğu halde, ancak oturanların boyunda görünüyordu. Birgün Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) medine bahçelerinde bazı sahabelerle otururken İbn-i Mesud’dan (Radıyallahu Anh) meyva isteyince, İbn-i Mesud (Radıyallahu Anh) hemen koşup, hurma ağacına tırmanırken açılan çelimsiz bacaklarına diğer sahabeler gülmeye başlayınca, Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bu gülüşmelerden rahatsız olduğu için; “Yarın mizanda onun ince bacağı, uhud dağından ağır gelir. Mahşerde sevabı uhud dağından daha ağır gelecek biri için neden böyle gülüyorsunuz?” diyerek İbn-i Mesud’un fiziğine takılan arkadaşlarını bu şekilde ikaz etmiştir.
Bu makalemizde engelli insanlara karşı görevlerimizi ve sorumluluklarımızı hatırlamaya çalıştık.
Fakat dün ile bugünümüzü mukayese ettiğimizde, özellikle dini müesseselerde ve hayatın içinde engelliler için yapılan çalışmaların olduğu, fakat bu çalışmaların yeterli düzeye gelebilmesi için toplumun bilinçlenmesi gerektiği kanısındayız.
Yani; hayatı paylaşmak için engel değil destek olan toplum, bilinçli bir toplumdur.
Unutmayın, ön yargının en büyük engel olduğu bir toplumda engelSİZSİNİZ!
Ne oldum deme ne olacağım de. Vesselam