Topluma kazandırma şöyle dursun, Hazreti Ebu Bekr (Radıyallahu Anh) ve Hazreti Ömer gibi sahabelere rağmen, Rasûlüllah’ın (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ayağından sakat olan Muaz ibn-i Cebel’i (Radıyallahu Anh) Yemen valisi olarak tayin etmesi, bedensel engelin hizmete engel olmayacağının yaşanmış misallerinden sadece birisidir.
Bazı bedeni kusurlarından dolayı insanların arasında bulunmaktan tedirgin olduğu için çölde yalnız yaşamayı tercih eden Zahir (Radıyallahu Anh) isimli sahabeyi de unutmamak gerekir.
Zira, Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) çölden topladığı bitkileri Medine pazarında satmasını teşvik edip, ona yardımcı olması ve “Zahir bizim köyümüz, biz onun şehriyiz” diyerek iltifat etmesi ve onunla şakalaştığı bir anda, Zahir’in kendi şahsı için ‘beş para etmez bir sakat’ dediğinde Rasûlüllah’ın (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ciddileşerek “Ey Zahir! Andolsunki Allah (Celle Celaluhu) ve Allah Rasûlü (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) katında senin değerin paha biçilmez, bunun için biz de seni seviyoruz.” demesi islam’ın engellilere bakış açısının açık bir şekilde şekillenmiş halinin Hazreti Zahir’deki yansımasıdır.
Uhud’da aldığı yaralardan dolayı özürlenip, Hazreti Ebu Bekr’in (Radıyallahu Anh) halifeliği zamanında Yemame’de bir kolunu kaybedip engelli hale gelen ve beytülmâl’den (devletin kasasından) kendisine maaş bağlanan Nesibe hanımın hali ise günümüze ışık tutması gereken vesikalardandır.
Özürlü olan insanlara veya bedeninde herhangi bir kusur bulunan kimselere uzun uzun bakarak onları rahatsız etmek; islamî ve insanî bir davranış değildir.
Zira; “Cüzzamlılara uzun süre bakmayın.”7 diyen Peygamberimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) böyle bir davranışın uygun olmayacağını bizlere haber vermiştir.
Görme özürlüleri yolundan kasden saptıran kimseleri kınayan8 Rasûlüllah, (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) yardıma muhtaç olan engellilere yardımı teşvik etmek için şöyle buyurmuştur; “Âmâ’ya (görme engelliye) rehberlik etmen, sağır ve dilsize anlayacakları bir şekilde anlatman, muhtaç bir kimseyi ihtiyacını tedarik etmesi için gerekli yere götürmen, derman arayan dertlinin imdadına koşman, koluna girip güçsüze yardım etmen, konuşmakta güçlük çekenin meramını ifade edivermen, bütün bunlar sadaka çeşitlerindendir.”9 “Yükünü yüklemeye veya bineğine (aracına) binmeye çelışan bir özürlüye yardımcı olmak da bir sadakadır”.10
Allah-u Teâlâ insanları farklı farklı yaratmıştır. Bazılarını çok zeki yaratmışken, bazı insanlar da zeka olarak düşük seviyede yaratılmış olabilirler. Binaenaleyh böyle insanlardan hafîful-meşreb davranışlar sudur edebilir. Böyle bir durumda da zeki olduğunu savunan insanların bu kimseleri olduğu gibi kabul etmeleri icab eder. Çünkü bu insanların yaratılışlarını değiştirmek mümkün değildir.
7- Heysemi 1988, 100, 8- Ahmed ibn-i Hanbel 1982, 217, 309, 317, 9- “ “ , 168, 169, 10- “ “ , 350. (Devam edecek...)