Bismillahirrahmanirrahim
Çivi çiviyi söker mantığı ile, müslümanları yanlış inanışlara çivilemeye çalışanların projelerinden birisi olan "islam'a karşı islam" gayreti, müslümanlara oynanan hain oyunun diğer bir ismidir.
İslam'a karşı islam olmaz. Şayet islam'a karşı olan bir islam varsa, o karşıtlığın, adı islam, özü ise isyandır. Aslında bu meseleye bir proje olarak bakıldığında, mevzunun daha iyi anlaşılacağı kanaatindeyim. Bu projenin iki yönü, iki tarafı vardır.
Birincisi; yanlış inançlarını doğru görerek, insanlara o yanlışları doğruymuş gibi servis eden aktörlerdir.
İkincisi ise; bu aktörleri, mal bulmuş mağribi gibi sahiplenen ve islam'ı tahrif etme yolundabunları müsrifçe kullanan dış güçlerdir.
Birinci kısmın kurucusu iblis dir. Zira Ebû Bekr-i Sıddık'dan rivayet edilen bir hadis-i şerifde Efendimiz (sav) şöyle buyurmuşlardır; ''Şüphesiz iblis dediki; ben insanları, günahlar (ı işletmek) ile helak ettim. onlarda beni, istiğfar (edip bağışlanmak) ile helak ettiler. Ne zamanki bunu (istiğfar ettiklerinde bağışlandıklarını) görünce, (istiğfar etmemeleri için) onları hevalar (ına uyup amellerini doğru göstermek) ile helak ettim. Binâenaleyh kendilerini hidayette olan (doğru yoldaki) kimseler olarak görüp, istiğfar etmez (hale geldi) ler. '' (1)
Bu hadis-i şerif, tarihde olduğu gibi, günümüzdede ziyadesiyle tezâhür etmektedir.
Zira, piyango'ya kumar diyemeyen istiğfar edermi? Adı değişik olan alkollere (hamr) içki diyemeyen istiğfar edermi? Enflasyon olan ortamda faiz'in cevazını savunanlar niçin istiğfar etsinlerki? vs.
İblis bu metoduyla, zehir gibi olan günahların panzehiri olan istiğfar etmeyi, insanların yanlış itikad ve amellerini doğru göstererek ortadan kaldırmıştır.
Binâenaleyh tarih, iblis'in çizdiği senaryoyu icra etmekten son derece memnun ve mutlu olan meşhur aktörlerle ve günümüzdede o aktörlerin prof ünvanıyla ahkam kesmeye devam ettiği figüranlarıyla doludur.
Millet'in gönlünde taht kuranlar müstesna, o millet'in tepesinde tahtırevan kurmak isteyen bu figüranlara bu millet gönül kapılarını sıkı sıkı kapatmıştır. Fakat tehlikenin büyüklüğüne binaen, bunların tanınmaları ve tespit edilmeleride lazımdır.
Şahsen yapmış olduğum araştırmalar neticesinde bu zevât'ın isimlerini, sıfatları ve ünvanlarıyla beraber yazmaya kalksak öyle zannediyorumki küçük bir kitapcık meydana çıkar.
Bizim insanlarla alıp veremediğimiz özel bir meselemiz yoktur. Fakat bu meselelerintarihdeki fikir babalarından kısaca bahsedilmesi ve günümüzdede bunlara aşırı sevdalı olan birkaç isim üzerinde durulmasının yerinde olacağı kanaatindeyim.
Ama önce bu projenin ikinci tarafınıda tespit etme babında birkaç cümle sarfedelim.
İkinci kısmın kurucusu ise, tarihde açık olarak, günümüzdede perde arkasından bu projeyi destekleyen emperyal güçlerdir. Bu güçlerin en tepesinde olanda, şüphesiz islam coğrafyasını masa başında cetvel ile çizip müslümanları bölenlerdir.
Onlara göre insanların tekbir sesleriyle birbirlerini bogazlamaları, savaşın maddi ve manevi maliyetlerini yüklenmekten daha iyidir kuşkusuz.
Şiî, Sünnî düşmanlığını taze tutarak camilerde patlatılan her canlı bombadan sebep, iblis'in kendilerini tebrik ettiği bu emperyalistler ne kadar tehlikeli ise, Şi'a'yı kulağa hoş gelen Ehl-i Beyt mezhebi yalanıyla bu memlekete sokmaya çalışanlarda en az onlar kadar tehlikelidir.
Alim süsü verilmiş bazı proflar, ehli sünnet itikadının altını oymak için prof, prof atarken buna sessiz kalmak asla doğru birşey değildir.
Şahsen biz Antalyada akdeniz üniversitesi ve antalya imam hatib lisesindeki çok kıymetli hocaefendilerle beraber haftanın iki günü bir araya gelip, şefaat gibi, kabir azabı, mirac, tekfir, kader meselesi, Allahın (cc) ilmi, oy-rey meselesi, dârul harb dârul islam, cuma ve kuran'a göre islam'ı yaşadıklarını iddia edenlerin saptırdıkları insanlara emri bil maruf yapma hususunda hem kitâbi hemde lisâni olarak mücadele etmeye devam ediyoruz.