O bir çocuktu fakat, hz Ömer'in (ra) ileride kendisine ''merhaba komutanım'' diye hitab edeceği bir çocuktu. Ebu Bekri Sıddık'ın (ra), atının yularından tutarak medineden şam diyarına uğurlayacağı bir çocuktu. İfk hadisesinde Rasulullah'ın (sav) fikrine müracaat edeceği kadar (6) akıllı ve onun hubbî (sevgili) lakabına layık olacak kadarda sevilen bir çocuktu. Küçük yaşta hicret sevabına nail olan ve ana-babasına devamlı kurban kesip, hz Osman'ın (ra) halifeliği zamanında da sahip olduğu tüm serveti (hurmalıkları) fakirlere bağışladığında 'niye böyle yapıyorsun' diye sorulunca, ''benim annem ağaçlardan daha kıymetli'' diyecek kadar vefakar bir çocuktu. Hz Ömer (ra) oğluna verdiği ulûfenin iki katını hz Üsame'ye verdiğinde, sebebini soran oğluna ''Allah Rasulü (sav) Üsameyi senden daha çok severdi, Üsame'nin babasınıda senin babandan daha fazla seviyordu'' sözleriyle kıymeti halife tarafından birkez daha tescil edilecek olan bir çocuktu. (7)
Üsame (ra) olmak zordur. bu zorluğu anlamak için onun ödediği bedellere bakmak lazım. Babasının sancağı altında mûte'de savaşırken henüz 17 yaşındaydı. Babasının şehadetinin en yakın şahitlerinden idi.
Yıkılırken atının sırtından Zeyd, binmişti o ata Üsame b Zeyd.
Ve babasıyla beraber gönlünden bir parçayıda sanki gömüvermişti suriye sınırına. Eksik olan tarafını, üzerine bindiği babasının atı tamamlıyordu belkide. Öylece girivermişti peygamber şehri olan medineye.
Mekkenin fethi esnasında Rasulullah (sav) ile beraber kusva'nın terkisinde şehre girmeyi hak ediyor olacak ki öylede olmuştu.
İTAAT ORDUSU (ÜSAME ORDUSU)
Yıl 632, yer Medine, insanlar üzgün. Çünkü Rasulullah (sav) hazırlanıyordu refîki a'la seferine. Zât-ı Rasulün huzuruna çağırılan Üsame, pür dikkat kesilmişti 20 yaşına rağmen, 'hazırlan' diyordu komutan olarak harbe.
''Ey Üsame, şam'a, belka sınırına, filistindeki (gazze yakınlarındaki) darum'a, babanın şehit edildiği yere kadar Allahu tealanın ismiyle ve bereketiyle git..... Seni bu orduya baş kumandan tayin ettim.....'' hıtab-ı nebisine muhatap olan Üsame, (ra) âzatlı bir köle çocuğunun komutan olabileceğini gösteriyordu muhacir ve ensar'ın asilzadelerine.
İşte Ebu Bekir (ra), işte Ömer (ra), işte sa'd b ebi vakkas (ra), Said b zeyd (ra), katade b numan (ra), Seleme b eslem (ra) ve Ebu Ubeyde! (ra) hepsi birer neferdi, aslında toprak gibi olan Üsamenin emrinde.
Ne hikmetse hazmedememişti bazıları Üsamenin komutan olmasını. yakıştıramadılar bir çocuğun emirliğini ilk muhacirlere. Bazıları bunları birbirine duyurdu, işitince hak nebi oda şöyle buyurdu; ''Üsame hakkındaki sözleriniz bana ulaştı. Siz onun komutanlığını tenkit ettiğiniz gibi, daha önce babasının komutanlığınıda tenkit etmiştiniz. Gerçek şuki, o komutanlığa layıktır. nitekim babasıda komutanlığa layıktı.'' (8)
128 Hadis-i şerif rivayet eden hz Üsame (ra), itaat ordusu ile beraber çıktılar medineden. Curf denilen yere geldiklerinde, o büyük haberle döndüler geriye. --Güzeller güzeli terk-i dünya eylemişti--
Hz Üsame (ra) ehl-i beyt gibi olduğu için, yardım etmişti Abbas oğulları ile hz Ali'ye (ra). Kabre inenlerin arasındaydı hz Üsame (ra). Daha sonra hz Fâtımanın (ra) başından aşağı serpeceği toprakları örttü Nebî zîşan'ın üzerine. Devam edecek