Bismillahirrahmanirrahim
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın
Gömelim gel seni tarihe desem sığmazsın
.............................................................
Ey şehid oğlu şehid isteme benden makber
Sana âğûşunu açmış duruyor Peygamber.
M. Akif Ersoy
Bu makalemizde, Çanakkaledeki manevi güçten ve Çanakkaleyi, Çanakkale yapan ruhun esintilerinden bahsetmeye çalışacağız. Fakat evvela Çanakkale savaşının basit bir savaş olmadığının idrak edilmesi lazımdır.
Şöyleki, boğaza akan gemiler, Avusturalyadan kanadaya kadar ehl-i salîb'in kalplerindeki en az 1000 yıllık kinin icraat'a dökülmüş halidir Zira o yıllarda batılıların, tarihin babası dedikleri ingiliz Arnold joseph Toynbee (1889-1975) , Osmanlıya yapılması gerekenleri şu cümlelerle özetliyordu; "şayet tarih sahnesinden Osmanlıyı çekip alırsanız geriye ne kalır? Osmanlı olmasaydı bugün kuzey afrika, balkanlar, kafkasların batısı, anadolu ve tabi kudüs ve kostantinepolis hristiyan ülkesi olacaktı. Ortadoğu ise İslamiyyet adacıkları halinde azınlık dini olarak kalacaktı"
Fransız Napolyon "İstanbul bir anahtardır. gelecekte istanbula egemen olan dünyaya hükmedecektir. eğer rusya çanakkale boğazını ele geçirecek olursa, toulon, napoli ve korfi'ye dayanmış olacaktır" sözü aslında dünya siyasetininde şifrelerini vermekte idi.
Bundan dolayı geçmişden gelen kinleriyle koca imparatorluğu tarihin çöplüğüne atmak için yola çıkan ingilizler, istemedikleri halde pastadan pay almak isteyen Napolyonun çocuklarınıda bu yolculuğa dahil etmek zorunda kaldılar.
29 mayıs 1453 ün intikamını almak için yola çıkanlar, hayalleri kursaklarında kalarak geri döneceklerini nereden bileceklerdiki!
Evet, ayaklarının ucuna basarak egenin karanlık sularına geri dönmek için geldikleri bu vatanda, karşılarında, geri dönmemek için gelen vatan evletlerını buldular.
Analarının ırzı kabul ettikleri vatan toprağını çiğnemeye gelen ırz düşmanlarına karşı kazması ve küreği olmayan bu millet, bahçe çitlerinden dikenli teller ile, yıkılan evlerdende elde ettikleri kerestelerle sığınaklarını inşa ettiler.
Bu millet sıradan bir millet değildir. Bayrağını bikiniye değil göklere diken bir milletdir. Bayrağı bir ağacın dalına astıkdan sonra şehadete koşan 57. alayın en son neferini anzaklar bile unutmadı.
Şehid olduğunda, cebinden çıkan mektupda "ayşe, sabah yıldızım" derken hayallerini, özlemlerini ve ümitlerini mahşer gününe te'hir ediyordu yüzbaşı Mustafa!
Zira bu millet, yâr'ına sevdalandığı gibi sevdalı idi vatanına ve bayrağına.
Donanmalarını gördüğü zaman Türklerin ellerini kaldırıp hemen teslim olacağını zanneden ingilizler, analarının vatana kurban olsun diye kınaladıkları, çocuk yaştaki kınalı kuzuların koçyiğitliğine şahitlik ettiler.
Yani, etle kemiğin, çeliğ'e galib olduğu yerdir çanakkale. (Devam edecek)