Allah’ın sevdiği bir kul hüviyetiyle yaşamak, her Müslüman’ın en başta gelen hedefidir. Bu hedefle buluşmanın en olmazsa olmaz çare-i yeganesi ise Sünnet-i Seniyye’ye sarılmaktır. Sünnet-i Seniyye netice verecek vesile ise sünnete uymanın önemini idrak etmektir. Sünnete uygun yaşamanın önemini onbirinci Lem’ada bütün parlaklığıyla görmekteyiz.
BİRİNCİ NÜKTE: Rasül-i Ekrem (A.S.M) ferman etmiş. Men temesseke bisünneti felehü ecru mieti şehidin= Yani fesad-ı ümmetim zamanında (ümmetimin fesada uğrayıp bozulduğu zaman diliminde) kim benim sünnetime temessük eder (sarılıp sahip cıkarsa ) yüz şehidin ecrini ve sevabını kazanabilir. Evet! Sünnet-i Seniyyeye ittiba etmek (uymak) mutlaka (her zaman) kıymetdardır.
Hususen bid’aların istilası zamanında (sünnete aykırı uygulamaların yaygın hale geldiği zaman diliminde) Sünnet-i Seniyye’ye ittiba etmek ( sünnete uygun yaşamak) daha ziyade kıymetdardır. Bilhassa fesad-ı ümmet zamanında Sünnet-i Seniyye’nin küçük bir adabına müraat etmek (dikkatle uymak) ehemmiyetli bir takvayı ve kuvvetli bir imanı ihsas ediyor (icabettiriyor). Cümleyi tersinden alıp okursakta şöyle bir mana ortaya çıkıyor.
Kuvvetli bir imana ve üst düzey bir takvaya sahip olmayan kimse Sünneti Seniyye’nin küçük bir adabına dahi riayet edemez. (Evet) Doğrudan doğruya Sünnet-i Seniyye’ye ittiba etmek Rasul-i Ekrem (A.S.M)i hatıra getiriyor. O ihtardan o hatıra (hatırlama) bir huzur-u ilahi (kendini Allah’ın huzurunda bilme ve düüşünme) hatırasına inkılabeder (dönüşür).
Hatta en küçük bir muamele de, hatta yemek,içmek,yatmak adabında sünnet-i seniyye’ye müraat ettiği (sünneti örnek alarak söz konusu fiilleri icra ettiği) dakikada o adi muamele (basit ve sıradan davranış) ve o fıtri amel (zaten yapısı ve yaratılışı gereği yapmak zorunda olduğu o fıtri hareket) sevaplı bir ibadet ve şer’i bir hareket ( Allah’a manen yaklaştıran sevaplı bir davranış) olur.
Çünkü o adi (sıradan) hareketiyle Rasul-i Ekrem (A.S.M)a ittibası (onu örnek alarak yaşadığını) düşünür. Ve şeriatın bir edebi (güzelliği) olduğunu tasavvur eder. Ve şeriatın sahibi o olduğu (islamiyeti yaşamada onun bir delil ve örnek olduğu) hatırına gelir. Ve ondan şarii hakiki olan cenab-ı hakka kalbi müteveccih olur. Bir nevi huzur ve ibadet kazanır. (Devamı yarın…)