Depremde büluğ çağından önce ölen cocukların cennetlik oldukları muhakkik ulemanın icmaıyla sabit bir hakikattir. Çocuğun kendisi açısından büyük bir bahtiyarlık olduğu gibi, anne-babası açısından da büyük bir saadettir. Çünkü çocuk yaşta ölen evlatların anne-babaya şefaatçi olacakları bilinen bir gerçektir. Depremde zayi olan canlı-cansız mal ve eşya ise, ehl-i iman olan sahipleri adına sadaka hükmüne geçecektir.
Yani o mal ve eşyanın fani menfaati zayi olmak yoluyla ebedi kazançları dönüşmüş olacaktır. Bununda büyük bir kazanç olduğu açık ve aşikardır.
Depremde ölen ehl-i küfür ve nifaka gelince; onların yaşamaları bizim bilmediğimiz nice hikmetlere bağlı olduğu gibi hayatlarının sona erdirilmesi de elbette yüce Allah’ın sonsuz hikmetinin muktezasıdır.
Hülasa olaylardan korkmamalı, olaylara iman gözüyle ve nuruyla bakamamaktan ve olaylara müslümanca yaklaşım gösterememekten korkmalı. Bir hadis ve bir hikemi sözle mevzuyu bitirelim. Buyuruyor ki Aleyhissalatü vesselam: Mü’minin haline hayret edilir. Çünkü o, herzaman hayır üzeredir. Bu da yalnız inananlara mahsus bir durumdur. Şöyle ki: O, sevinirse şükreder sevap kazanır, bu onun için hayır olur. Üzülürse sabreder; sevap kazanır bu da onun için hayır olur. (Böylece mü’minin hayatı hep hayır çizgisi üzerinde devam etmiş olur). Hz. Üstad diyor ki: “ O, hem Hakimdir, hem Rahimdir. Mülkünde istediği gibi tasarruf eder, çevirir dehşet aldığın zaman İbrahim Hakkı gibi (Mevla görelim neyler, neylerse güzel eyler) de. Pencerelerden seyret.İçlerine girme.
SELAM VE DUA İLE…