Risale'i Nur'u okumak kişiye çok yönlü faydalar sağlar. Bu faydalar üzerine tespit edilmiş kırk civarında kazanımı okuyucularla paylaşmak istedik. Bu faydalar çok kısa ve öz olarak ele alındı. Örneklerle maddeleri genişletmek çok zaman alacağından üç beş mesele dışında açıklamaya girmedik. Açılan kapılardan içeriye girerek, içerideki bilgi ve hakikat nurları ile tenevvür etmeyi karîlerimize havale ettik. Şimdi tespit edilen fayda ve kazanımlardan bazılarını biraz uzunca, bazılarını kısa kısa işaret edelim.
1 - Hayatta en değerli şey imandır; imanı elde etmek, imanı güçlendirmek için Risale'i Nur okunmalıdır. İman temeline sahip olan ve iman üzere kabre giren kimse ne kadar günahkâr olursa olsun neticede cennete girer ama imandan yoksun olan veya imanını son nefese kadar koruyamamış kimse dillere destan olacak derecede hayır ve iyilik yapsa da ahiret adına beş para etmez. Öyle bir kişi dünyada iken alacağını alır ama ahirete eli boş gider.(Neuzibillah)
Yüce Allah (c.c) Kitabı Kerim'in de mahlûkatın en hayırlısının iman edip salih amel işleyenler olduğunu bildiriyor. Asr suresinde de iman edip salih amel işleyenlerin ancak kurtuluş ipini göğüsleyebilecekleri haber veriliyor.
Hadis-i Şerif'te ise zerre kadar iman ışıltısına sahip olduğu halde kabre giren kişinin cennet ve Cemalullah ile Müşerref olacağı müjdesi verilirken başka bir hadiste son sözü “La ilahe illallah” olan kimsenin cennete dâhil edilen bahtiyarlar arasına katılacağı bildiriliyor. Hz. Üstad da imanın bir tuğbayı cennet çekirdeği taşıdığını nazarlara verirken imanın bu dünyada dahi kişiye manen cennetin bir numunesini yaşattığına dikkat çekiyor. Keza imanı sayesinde cennete en son giren kimseye dahi bu dünyanın on katı büyüklüğünde cennetten yer tahsis edileceği rivayeti de imanın ne kadar kıymettar bir hazine olduğunu açıkça ortaya koyuyor.
İşte bu kadar değerli olan iman definesine sahip çıkıp son nefese kadar muhafaza etmek insanın en mühim meselesidir. Bu hususun ciddiyet ve önemini Hz. Üstad şöyle ifade ediyor. “Herkesin başına öyle bir dava açılmış ki bu davayı kazanmak için kişi (o günkü şartlara göre) İngiliz'in toplam zekâsı kadar zekâvete almanın serveti kadar servete sahip olsa ve bunları mezkûr davayı kazanmak yolunda seferber etse yine de çok bir şey yapmış olmaz. O dava, imanı kazanmak veya kaybetmek davasıdır.” İşte o muazzam davanın dava vekillerinden biri ve birincisi bu zamanda Risale'i Nur Külliyatıdır.