Süreyya SALTIK

Süreyya SALTIK


Ramazan'a Veda Ederken

22 Haziran 2017 - 00:03

Zaman ve zemine göre ve şartların iktizasına göre hatırlanması gereken gerçekler vardır. Ramazan'ı Şerif ayına veda etme günlerinin yaklaştığı şu günlerde de özellikle hatırlamamız gereken meselelerin başında, bu mübarek ayda kazanılan güzel alışkanlıkların devam ettirilmesi meselesi gelmektedir. Unutulmamalıdır ki Ramazan Müslümanlığı veya sadece belirli gün ve zamanlarda Müslüman olduğumuzu hatırlatmak bizi hedefe taşımaya yetmez. Müslüman her yerde her zaman da Müslüman olduğunu hatırlamalı ve Müslüman olmanın gereklerini yerine getirmenin gayreti içinde olmalıdır.

Ramazan ayının manevi atmosferi içinde hakikaten bazı güzel kazanımlar elde ediliyor. Fakat Ramazan ayı çıkıp da Ramazan'daki manevi atmosfer kısmen zayıflayınca Ramazan'ı mübarek de kazanılmış nice güzellikler, elden çıkma tehlikesiyle yüz yüze gelebiliyor. İşte bu tehlikeye karşı şimdiden hazırlıklı olalım ve Ramazan'da kazandığımız güzel alışkanlıkları bu mübarek aydan sonrada devam ettirme azim ve gayretini zaafa uğratmadan yaşatmaya devam edelim.

Mevla’yı Müteal bir Ayet-i Kerimesinde mealen şöyle buyurmaktadır: “İpliğini sağlam bir şekilde büktükten sonra onu dağıtıp bozan kimse gibi olmayın.” Evet! Bu Ayet-i Kerime’de Hak Teâla biz kullarını ibadet ve hayır yolunda sabitkadem olmaya teşvik ederken, karar verip başladığı güzel şeyleri terk etmekten sakındırıyor. Çünkü matlup olan hedefe varmak, adımlar atılmaya devam ettirilmesi ile mümkün olur. Bir yere gitmek istiyoruz. Biraz gittik, sonra bıraktık. Ne olur? Atılmış olan adımlar boşa gider. Hem vakit zayiatı olur, hem onca emek boşa gitmiş olur. Varılacak yere ulaşmak için bin adım atmak gerekiyorsa o kadar adımın eksiksiz olarak atılması gerekir. Bir adım eksik atılsa gideceğiniz yere varamayız. 999 adım da boşa atılmış olur. Bunun gibi Yüce Allah mealen “Sana ölüm gelinceye kadar Rabbine kulluk yapmaya devam et.” Buyuruyor. İbadet ruhun gıdası,  manevi hayatın besinidir. Bedenin sağlığı ve hayatiyetinin devamı için devamlı surette gıda almamız gerektiği gibi ruhi hayatımızın hayatiyeti içinde düzenli ve sürekli bir surette ibadet etmemiz lazım gelmektedir. Eğer bedenimizi özenle beslerken, ruhumuzu ve iç dünyamızı ilimle, hikmetle ve ibadet de beslenmezsek hızla insaniyetimizi kaybeder. Hayvani bir hayata kendimizi mahkûm etmiş oluruz.

Aleyhisselatu vesselam Efendimizin Hz. Aişe Radıyallahu Anha validemizin naklettiği bir Hadis-i Şeriflerinde şöyle buyurmuşlardır. “Allah'ın (C.C.) en ziyade sevdiği amel, az da olsa devamlı olarak yapılan ameldir.” Zira insanı hedefe ulaştıran biricik yöntem devamlılıktır. Dünya hayatında da bunun sayısız örneklerini görmek ve bulmak her zaman mümkündür. Ömer Bin Hattab Radıyallahu anh'dan rivayet olunduğuna göre Rasûlullah (S.A.V) bir başka Hadis-i Şeriflerinde şöyle buyurmuşlardır. “Bir kimse geceleyin okumayı adet edindiği virdini okumadan yahut tamamlamadan uyuyakalır, sonra sabah namazı ile öğle namazı arasında onu okur (veya tamamlarsa) o kimse için gece okumuş gibi sevap yazılır.” İş bu Hadis-i Şerif unutulmaması gereken Hadis-i Şeriflerden biridir. Zira hayatın pek çok boyutuna uyarlanabilecek bir kaidenin ifadesi olma özelliği taşımaktadır. Ayrıca dikkat ve gayret sahibi her Müslümanın zaman zaman ihtiyaç duyduğu bir çareyi de mündemiç bulundurmakta içermektedir.

Buhari ve Müslim’in Abdullah Bin Amr Bin el- s Radıyallahu anh'dan müttefikken rivayet ettikleri bir Hadis-i Şerif'te şöyledir: “Ey Abdullah falanca kimse gibi olma ki geceleri ibadet ederken sonra gece ibadetini bıraktı.” Efendiler Efendisi'nin bu Hadisi Şerifleri de kıyamete kadar benzer durumda olan her Müslümanı kapsamı içinde olmaktadır kuşkusuz. Yani başladığı bir amel ve ibadeti ciddi mazeret olmadığı halde terk eden her Mümin kendini, Allah'ın Elçisinin(S.A.V) söz konusu sitemine muhatap bilmeli ve ona göre yaşam tarzını belirlemelidir.
Selam ve dua ile
 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum