EVET! Bir tek Ramazan seksen sene bir ömür semeratını kazandırabilir.(Ramazan-ı Şerif, normalde seksen yılda elde edilebilecek bir Ahiret kazancını insana tahsil ettirebilir. Leyle-i Kadir ise Nassı Kur’an ile (Kur’an’ın açık ifadesiyle) bin aydan daha hayırlı olduğu bu sırra bir hüccet-i katıadır. (Yani Ramazan Ayının normalde seksen yıllık bir ömrün kazandıracağı uhrevi mükafatlara medar olacağı hakikati,Kadir suresindeki “Kadir Gecesi Bin Aydan Daha Hayırlıdır” ifadesiyle kanıtlanmaktadır.
EVET! Nasıl ki bir padişah, müddet-i saltanatında belki her senede ya cülüs-u hümayun (tahta oturma yıl dönümü) namıyla veya hut başka bir şa’şalı cilve-i saltanatına mazhar bazı günleri (Saltanatına daha bir güç ve şa’şalı kazandıran önemli gün ve olayları, bayram yapar. Raiyyetini (halkını) o (müstesna) günlerde umumi kanunlar dairesinde değil, belki hususi ihsanatına ve perdesiz huzuruna ve has iltifatına ve fevkalede icraatına ve doğrudan doğruya layık ve sadık milletini has teveccühüne mazhar eder. (Bir padişah önemli gün ve olayların yıldönümlerinde sadık tebeasını normal kanun ve kuralların dışında olağanüstü ikram ve iltifatlarla ödüllendirir. Çok özel kabul ve muamelelerine mazhar ederek onları taltif eder.) Öylede ezel ve ebed sultanı olan yirmi sekiz bin alemin Padişah-ı Zişanı olan (yüce Allah) yirmi sekiz bin aleme bakan, teveccüh eden (yönelen) ferman-ı ahşanı olan (pek yüce fermanlarını ihtiva eden) Kur’an-ı Hakimi Ramazan-ı Şerifte inzal eylemiş. Elbette O Ramazana mahsus (özel)bir bayram-ı ilahi, bir meşher-i Rabbani (Rabbani bir alışveriş merkezi ve bir meclis-i ruhani (ruhani meclis) hükmüne geçmek muktezay-ı hikmettir.
(Yerli yerinde muamele de bulunmanın gereğidir. Madem Ramazan o bayramdır. Elbette bir derece süfli ve hayvani meşagıldan ) (yemek-içmek gibi basit ve değersiz cismani meşgalelerden) insanları çekmek için oruca emredilecek. Ve orucun ekmeli ise mide gibi bütün duyguları, gözü, kulağı, kalbi, hayali, fkri …v.b cihazat-ı insaniye’ye (yerli yerinde kullandıklarında insanı, şeref ve kerametiyle buluşturan cihazatlara) dahi bir nevi oruç tutturmaktır. Yani muharremattan, malayaniyattan (haram kılınmış şeylerden ve insanı yerinde saydıran lüzumsuz söz ve davranışlardan ) çekmek ve her birisine mahsus ubudiyete (kulluğa) sevk etmektir. Mesela dilini yalandan, gıybetten ve galiz (kaba, argo) tabirlerden ayırmakla (uzak tutmakla) ona oruç tutturmak. Ve o lisanı tilavet-i Kur’an zikir, ve tesbih ve salavat ve istiğfar gibi şeylerle meşgul etmek; Mesela gözünü namahreme bakmaktan, ve kulağını fena şeyleri işitmekten menedip gözünü ibrete ve kulağını hak söz ve Kur’an dinlemeye sarf etmek gibi sair cihazata da bir nevi oruç tutturmaktır. Zaten mide en büyük bir fabrika olduğu için oruç ile ona ta’til-i eşgal ettirilirse (mide oruç vasıtasıyla çalışma mecburiyetinden uzak tutulsa dil, göz, kulak, fikir, hayal …v.b) başka küçük tezgahlar kolayca ona ittiba ettirilebilir.(Asli görevlerine kolayca yönlendirilebilirler.)
Dokuzuncu Nükte: Ramazan- Şerifin orucu doğrudan doğruya nefsin mevhum(kuruntudan ibaret) Rububiyetini kırmak ve aczini göstermek, ubudiyetini (kul olduğunu) bildirmek cihetindeki çok hikmetlerinden bir hikmeti şudur ki; Nefis (yapısı ve karakteri icabı) Rabbi’sini tanımak istemiyor. Fir’avunane bir hal ve yaklaşım içinde olmak neticesinde Rabbülalemine mahsus sıfatlarla muttasıfmış gibi hareket etmek istiyor.) Ne kadar azaplar çektirilirse o damar onda kalır. Fakat açlıkla o damar kırılır. İşte Ramazan-ı Şerifteki oruç doğrudan doğruya nefsin firavunluk cephesine darbe vurur, kırar. Aczini, za’fını, fakrını gösterir.(Açlık vasıtasıyla aciz, zayıf ve muhtaç bir kul olduğunu anlar.) Abd(aciz bir kul)olduğunu bildirir. Hadisin rivayetlerinde vardır ki Cenab-ı Hak nefse demiş ki: (Ben neyim, sen nesin? Nefis demiş: Ben benim, sen sensin. Azap vermiş; cehenneme atmış, yine sormuş. Yine demiş ki “Ene ene. Ente ente”:Ben benim, sen sensin. Hangi nevi azabı vermiş (ise de) enaniyetten (benlik davasından)vazgeçmemiş. Sonra açlıkla azap vermiş, yani aç bırakmış. Yine sormuş.(Men ene, veme ente):Ben kimim, sen kimsin. Nefis demiş: ENTE RABBİYERRAHİM:Sen benim pek merhametli Rabbimsin. Ve ene abdikelaciz:Ben ise Senin aciz bir kulunum.(Buradan anlıyoruz ki nefsi en çok hizaya getiren faktör; açlıktır. Buda oruçla gerçekleşir.
Selam ve dua ile…