İlahiyat fakültesinde Osmanlıca derslerine giren bir hocamız vardı. Zaman zaman kültürel konulara girer; oldukça enteresan tespitlerde bulunurdu. Kurbanla ilgili bazı tespitlerini hatırladığım kadar paylaşmak istiyorum. Özetle şöyle diyordu:
İnsanda kan görme ve kan akıtma temayülü vardır. Bu temayül, terbiye edilmezse çok yanlış mecralarda seyredip, çok yanlış hâdiselerin ortaya çıkmasına neden olabilir. Tarihte bunun çok sayıda örneklerine rastlamak mümkündür.
Mesela, arenalarda binlerce insanın toplanarak gladyatörlerin kıyasıya vuruşmalarını ve neticede biri birlerini öldürmelerini büyük bir zevkle seyretmeleri, söz konusu eğilimin başıboş kalmasından ve kontrolsüz biçimde dışarıya yansımasından başka nasıl izah edilebilir.
Keza insanların büyük paralar ödeyerek iki boksörün birbirlerini kan revan içinde bırakmalarını keyifle izlemeleri, yine aynı içgüdünün yanlış mecralarda seyredip yanlış sonuçlar vermesinden başka nasıl açıklanabilir. Boks sporunun, batıda olduğu kadar bizde gelişmemiş olması da benzer sebeplere bağlamak mümkündür.
Böyle bir sonucun ortaya çıkmasında İslam'ın yaşama hakkına büyük önem vermesi ve canlı mahlûkata eziyet verilmesini yasaklamış olmasının yanı sıra biraz sonra açıklayacağımız sebeplerden dolayı kurban ibadetinin mühim bir yeri ve etkisi olmuştur diye düşünmekteyiz.
Din-i Mübin-i İslam, boks müsabakası gibi, horoz dövüşü gibi, İspanya'daki kanlı boğa güreşleri gibi, can taşıyan varlıkların anlamsız sebeplerle canlarının yakılmasına ve öldürülmesine asla izin vermemiştir.
Futbol maçı esas itibariyle bir oyun. Oyunla, kavga ve katliamlara kadar varan dalaşmaların hiçbir alakası yok. Ama vukuata bakıldığında hiç alakasız olaylar ve olumsuzluklar adeta sıraya giriyor ve birbiriyle yarışıyor.
Yüzlerce polis ve emniyet mensubu görev alıyor seyircilerle oyun sahası arasında adeta aşılmaz, geçilmez engeller konuyor. Bunun yanı sıra oldukça etkili olabilecek cezai yaptırımlar devreye sokuluyor, buna rağmen kan dökmeye kadar varan tatsız ve anlamsız olayların önü bir türlü alınamıyor. Bu durumunda insandaki o terbiye görmemiş kan görme içgüdüsünün kontrolsüz şekilde dışa vurmasından ileri geldiğini söylemek hiç de abartılı bir yorum olmayacaktır.
Sırf macera olsun diye cana kıymalar, sudan bahanelerle silaha sarılıp adeta katliam yapmaya kalkışmalar, hep aynı eğitimsiz kalmış o malum içgüdünün acı meyvelerinden başka bir şey değildir.
Kurban ibadetinin kabule kârin olmasında yerine getirilmesi gereken bir tek rükün vardır; irakai dem= yani kan akıtmak. Kurban hayvanının kananın akıtılması, kurban ibadetinin yegâne olmazsa olmazıdır. Kurbanla ilgili diğer ayrıntılar tavsiye niteliğindedir. Yerine getirilirse ekstra sevap ve mükâfat da nail olunur. Ama yapılmadığında kurban kabulüne engel bir durum söz konusu olmaz. Hatta kurbanı bizzat mükellefin kesmesi tavsiye olunur. Kendisi kesmese de başında bulunması tavsiye olunur. Yani mükellefin kurban hayvanının kanını bizzat görmesi kurban ibadetinin müstehapları arasında yer alır. Hatta mümkünse çocukların da kesim yerinde hazır bulundurulmaları kurban ibadeti ile ilgili tavsiyeler arasında yer alır.
Hâsılı kelam, hayatın gerçeklerini ve kurbanla ilgili gerçekleri bir arada düşündüğümüz zaman kurban ibadetinin diğer faydaları ve hikmetleri ve maksatları yanında, insandaki başıboş kaldığında her an tehlikeli olabilecek nice olumsuz eğilimlerin terbiye edilmesinde de önemli bir faktör olduğunu anlıyoruz.
İslam'ın cihat emrine de bu açıdan bir bakış yaptığımız zaman cihadı daha iyi anlamak ve cihatla ilgili yeni ufuklara fikren kanatlanmak mümkün olacaktır.
Selam ve dua ile