3-Hikmet ve maslahat çercevesinde olmak kaydıyla taş atana ekmek atmak sözünde ifadesini bulan kötülük edene iyilik etmek, gelmeyene gitmek, mahrum edene dahi vermeyi şiar edinmek. Efendimiz (A.S.M.) güzel ahlak nedir sorusuna bu şekilde cevap vermiştir.
4- İnsanlarla mümkün mertebe uyum ve iyi geçim üzere olmak. Hadisi şerifte “ Aklın gereği, Allaha imandan sonra onun için sevmek, sevilmek ve insanlarla dostluk içinde yaşamaktır. Hz. Ali’ye güzel ahlak nedir? Diye sormuşlar: cevaben demiş ki: “ Allah’a isyan olmayan yerde insanlarla uyum içinde olmaktır.
3-) Salih Amel: İmam-ı Şa’fi şöyle diyor: Kendisini imkan nisbetinde güzel amellerle meşgul eden kimse zamanın fitnelerinden a’zami derece de selamette kalır.” Onun için salih amel kavramını en geniş anlamıyla telakki edip her fırsatı ve hayatın her olgusunu salih amel hükmüne dönüştürmenin gayreti içinde olmalıdır.
Mesela bir nimetten istifade ettik, sevindik memnun olduk. Bu durumda nimetin gerçek sahibini düşünerek şükredersek salih bir amele kapı açmış oluruz. Keza bir şeye canımız sıkıldığında bunun bir imtihan sorusu olduğunu düşünüp sabredersek bir başka vesileyle salih amele yol bulmuş oluruz. Güzel bir şey yapmaya niyet etmenin, yöneldiği bir kötülükten elini çekmenin, yaptığı yanlışlıktan dolayı pişmanlık duyup tövbe etmenin, yaşadığı bir sıkıntıdan kurtulma ümit ve beklentisi için de olmanın, borçluya genişleyeceği zamana kadar mühlet tanımanın … v.b. davranışların hep birer salih amel olduğunu nazar-ı itibara alırsak salih amel kavramının ne kadar kapsamlı olduğunu kolaylıkla anlarız. Yine anlarız ki biraz dikkatli, akıllı ve bilinçli olunması halinde hayatın her anını bir şekilde güzel amel ve davranışlarla değerlendirebiliriz.
4-)Sade Yaşamak: Zaruri ihtiyaçlarla yetinip sun’i (olmasada olur türünden) ihtiyaçlara itibar etmemenin İslamı yaşamada ve davet görevini etkili şekilde yürütme de büyük önemi vardır. Sade yaşayışın iltizam edilmesiyle dini ve manevi hayata geniş bir alan bırakılmış olur. Aksi halde hizmet ve ubudiyet alanı daraltılmış olur. Yahudi protokolleri arasında “ toplumları lüks ve israfa alıştırmalısınız” maddesinin bulunması da meselenin önemini ortaya koymaktadır.
5-)Allahın emir ve yasakları karşısında kumandanın emrini bekleyen asker gibi olmak. Yani Allahın emir ve yasaklarına muttali olur olmaz hemen gereğini yerine getirmek; ihmale ve gecikmeye uğratmamak. Her mevzuda olduğu gibi bu hususta da Sahabe-i Kiram en güzel örnek olmuşlardır. Onlar ki içki yasağı geldiği zaman kadehi ağzına götürmekte iken yasağı işiten kadehi ağzından uzaklaştırıp yere çalmış, ağzında yudum halinde iken yasağı muttali olan o yudumu nefretle yere tükürmüş, yasak emrine uymada hiç birisi en ufak bir tereddüt ve gecikme göstermemiştir. Hz. Üstadın konuya ilişkin bir sözüyle mevzuyu bitirelim.
“ Büyük günahlardan sakınan, feraizi işleyen, bilhassa beş vakit namazı huzur ve huşu ile kılan, sünneti seniyye’ye ittiba eden (uyan) ve namazların sonundaki tesbihata devam eden kimse bu zamanda inşa-Allah kurtulur. SELAM VE DUA İLE…