Madem her şey (misallerde görüldüğü vecihle) manen "Bismillah" der; Allah namına, Allah'ın nimetlerini getirip bizlere veriyorlar. Biz dahi "Bismillah" demeliyiz. Allah namına vermeliyiz, Allah namına almalıyız. Öyle ise, Allah namına vermeyen gafil insanlardan almamalıyız.
SUAL: Tablacı(aracı ve postacı) hükmünde olan insanlara bir fiyat veriyoruz. Acaba asıl mal sahibi olan Allah (c.c) ne fiyat istiyor?
ELCEVAP: Evet, o Mün'im-i Hakikî (nimetlerin gerçek sahibi olan Cenab-ı Hak kür, biri fikirdir.
Başta (mesela sofrada yemeğe başlarken) "Bismillah" (demek) zikirdir. Ahirde (örneğin yemeğin sonunda) "Elhamdülillâh"(demek) şükürdür. Ortada (yemek yerken), bu kıymettar harika-i san'at (Pek değerli birer sanat harikası) olan nimetler Ehad, Samed'in (hiçbir şeye muhtaç olmayan ve ortağı bulunmayan yüceler yücesi Allah’ın) mucize-i kudreti ve hediye-i rahmeti olduğunu (yiyip içip istifade ettiği nimetlerin sonsuz kudretin bir mucizesi, sınırsız rahmetin bir hediyesi olduğunu) düşünmek ve derk etmek fikirdir (hassaten bu dini-insan iyi vazifenin çokça ihmal edildiğini düşünüp, bu ihmale son verme kararlılığını elden bırakmamalıdır).
Bir padişahın kıymettar bir hediyesini sana getiren bir miskin adamın (hiç malı sermayesi olmayan ve elinden bir şey gelmeyen) ayağını öpüp hediye sahibini tanımamak ne derece belahat (ahmaklık) ise, öyle de, zahirî mün'imleri (sebep ve aracı olmak durumundaki insanları) medih ve muhabbet edip (onlara hak ettiklerini çok üstünde aşırı minnettarlık gösterip) Mün'im-i Hakikîyi (Cenabı Hakkı) unutmak, ondan bin derece daha belahattır.
Ey nefis! Böyle ebleh (akılsız ve nankör) olmamak istersen, Allah namına ver, Allah namına al, Allah namına başla, Allah namına işle, vesselâm. (Başarıya ve asli hedefe doğru atılan her adımını Besmeleyle bereketlendir, anlamlandır ve hayatlandır.) Selam ve dua ile