Süreyya SALTIK

Süreyya SALTIK


BESMELE BEREKETİ

18 Kasım 2017 - 00:03

Her bir inek, deve, koyun, keçi gibi mübarek (bereket yüklü) hayvanlar "Bismillah" der, rahmet feyzinden birer süt çeşmesi olur. Bizlere Rezzak namına en latif, en nazif (tertemiz), ab-ı hayat gibi bir gıdayı takdim ediyorlar.

Aslında sağmal hayvanatın yemyeşil otlardan yiyip, meme çeşmelerinden süt gibi bembeyaz bir gıdayı -Biiznillah- insanoğlunun istifadesine arz etmeleri harika bir olaydır.  Yaratılmışların en akıllısı olan insan, en modern fabrikaların yardımıyla dahi süt imal edemiyor.
Yeşil otu beyaz süte dönüştüremiyor. Akıllı varlıkların yapamadığını akılsız varlıklar -Biiznihi Teâla- başarabiliyorsa bunun bir tek izahı vardır. Onlar kendilerine mahsus ihtiyaç ve istidat lisanıyla Allah'tan yardım istiyorlar. Sonsuz kudret sahibi yüce Allah'ın yardımı gelince de bu harika iş gerçekleşmiş oluyor.

Her bir nebat ve ağaç ve otların ipek gibi yumuşak kök ve damarları "Bismillah" der, sert taş ve toprağı deler, geçer. "Allah namına, Rahman namına" der; her şey ona musahhar olur. Boyun eğerler. Yumuşak kök ve damarların sert olan taşı, toprağı delip geçmeleri aslında ipliğin duvarı delip geçmesi gibi bir şeydir.

Böyle bir şey normalde gerçekleşmesi imkân haricidir. Ama oluyor. Nasıl oluyor? Bunun da bir tek izahı var. O ipek gibi yumuşak kök ve damarlar Bismillah diyorlar. Sonsuz kudret sahibi onu yaratıcılarından yardım istiyorlar. Hak Teâla’nın yardımı gelince de normal şartlarda gerçekleşmesi mümkün olmayan bu harika iş gerçekleşmiş oluyor.
Evet, havada dalların intişarı (gelişmesi) ve meyve vermesi gibi, o sert taş ve topraktaki köklerin kemâl-i suhuletle intişar etmesi (yer altında kök salıp, gelişmeleri) ve yeraltında yemiş vermesi, hem şiddet-i hararete karşı aylarca nâzik, yeşil yaprakların yaş kalması, tabiiyyunun (olup bitenleri sebeplere verip, tesadüflere bağlayan inançsız kimselerin) ağzına şiddetle tokat vuruyor, kör olası gözüne parmağını sokuyor ve diyor ki:

En güvendiğin salâbet ve hararet (sertlik ve sıcaklık) dahi emir tahtında (verilen emire uyaraktan) hareket ediyorlar ki, o ipek gibi yumuşak damarlar, birer Asâ-yı Mûsâ (a.s.) gibi “ fadrib biasakel hacer = Asan ile kayaya vur.” emrine imtisal ederek taşları şak eder (taşı, toprağı yarıp geçerek kendilerine yol açarlar). Ve o sigara kâğıdı gibi ince, nâzenin yapraklar, birer âzâ-yı İbrahim (a.s.) gibi, ateş saçan hararete karşı “ ya naru kuni berden ve selemen = Ey ateş! İbrahim’e (a.s.) karşıserin ve selametli ol” âyetini okuyorlar. (Devamı Pazartesi)

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum