5 - Doğal Sorumluluklar İlkesi: Kendini düzenleyen bir ekonomik sistemde verimlilik asil bir gerekliliktir. Bu ilke bireylere, işletmelere ve politik idarelere uygulanır. Hiçbirinin, tüketimin maliyetlerini dışsallaştırma hakkı bulunmamaktadır. Amaç, ekonomik ilişkilerin her bir yerleşim birimini, sürdürülebilir çevresel araçlar içinde yaşayabilmesini mümkün kılacak biçimde yapılandırılmasıdır. Küresel bir ekonomik sistem kazançları özelleştirirken, maliyetlerin dışsallaştırılmasında azami bir ölçek sunması gibi kendine yeterli yerel ekonomilerden sistem maliyetlerin içselleştirilmesini teşvik eder. Zira. Maliyetin dışsallaştırılması ve güç, bu maliyetlerin içselleştirilmesinin aynı yerleşim biriminde ve hatta aynı kişilerde toplanmasını gerektirir.
6 – Ortak Miras İlkesi: Sağlıklı topluluklar, gezegenin çevresel kaynaklarının ve insan türlerinin bilgi birikiminin ortak miras kaynakları olduğunun ve her insanın – gerçekte mevcut ve gelecekteki tüm canlıların – bulunduğunun farkındadır. Onların yararlı biçimde kullanılmaya hakkı bulunduğunun farkındadır. Hiç kimsenin, ortak miras kaynaklarını mevcut ve gelecek kuşakların tekeline alma ve çıkarlarına aksi biçimde kullanma hakkı bulunmamaktadır.
Sağlıklı bir sosyal işleyiş, bu ilkelerle tanımlanan hak ve sorumluluklar, bireylerin şirketlerin ve hükümetlerin mülkiyet hakları dahil olmak üzere diğer tüm hakların üzerinde öncelik verilmesine bağlıdır. Şirket merkezli olmak yerine insan ve hayat merkezli olan bu ilkeler şirket libertaryanizmine sosyal işlev bozuklukları için açık bir alternatif sunmaktadır.
Sağlıklı toplumlar her şeyde bir denge arar. Toplumlar, güçlü ve uzak hükümetler ile şirketlerin hükümranlığına karşı direnirken hem hükümet hem de yerele karşı sorumluluk sahibi işletmeler için bir rol tanırlar.
Ekolojik çağ için uygun örgütsel biçim, hanelerin temel ekonomik birim olduğu çok seviyeli kümelenmiş ekonomilerdir. Yerel birimler, milletler ve bölgeler gibi birbirini takip eden coğrafi kümelenmelerdir.
Daha az ticaret ve daha fazla kendi kendine yeterlilik daha az tüketici tercihi anlamına gelebilir. Kuzey iklimlerinde kışın konserve sebzeler yiyeceğiz ve azığımıza muz yerine elma koyabileceğiz. Ormanlık alanlardaki insanlar evlerini ağaçtan inşa ederken, sıcak ve kurak iklimdekiler evlerini toprak malzemeden yapacaktır.
Ekolojik Devrim’in ilkeleri güç ve sorumluluğu dağıtan, insanlar için mekanlar oluşturan, tüm farklılığı ile yaşamın teşvik edildiği ve bir grubun tüketiminin sosyal ve çevresel maliyetlerinin diğerleri üzerine dışsallaştırma imkanının sınırlandırıldığı küresel yerel ekonomiler sistemine işaret ediyor. Özel kazançlar için bilginin tekelleştirilmesi yerine o bilgi ve tecrübenin paylaşımının teşvik edilmesi esas olmalıdır. Küreselleşmiş bir homojen tüketici kültürünü öne çıkarmak yerine o kültürel farklılığı besleyip, başarıyı para ile ölçmek yerine başarının sağlıklı sosyal işleyişle ölçülmesini teşvik etmek gerekmektedir.
NOT: HAFTAYA – İYİ YAŞAMAK