Gıda ve tarım sistemleri, dev kimyasal ve tarımsal işletmelere kar oluşturacak şekilde ve insanların sağlını ve ekosistemi nadiren dikkate alacak şekilde tasarlanmıştır. Bu sistem yoğun kimyasal, makineleşmiş üretim, uzak mesafelere gönderim, taşeron üreticiler, zar zor yaşayabilecekleri ücretlerle çalışan göçmen işçiler ve dev şirketlere ödenen büyük hükümet sübvansiyonları özellikleri göstermektedir.
Sistem, standartlaşmış gıda ürünlerinin ancak topraklar ve yer altı sularını taşıyan katmanların tüketilmesi, suyun kimyasallarla kirletilmesi ve uzun zamandır güçlü kırsal toplumların bel kemiği olan küçük aile işletmelerinin yok olmaları pahasına karlı biçimde kitlesel üretime uygundur. Bu sistem tüketiciye aşırı işlenmiş, gereksiz biçimde paketlenmiş, kimyasal kalıntıların bulaştığı, besleyici değeri şüpheli olan gıdalar üretmektedir. Sistem süpermarketleri cömertçe doldurmasına karşın, o yanıltıcı beslenme iddialarını öne sürmektedir. Küresel Sistem, tüketicileri içerdiği katkılar, yapay hormonlar, genetik olarak değiştirilmiş organizmalar ve zehirli kalıntılar hakkında bilgilendirmeye ilişkin her çabaya karşı direnmekte ve tüketicilere organik olarak yetiştirilmiş, yerel çiftçiler tarafından üretilmiş, işlenmemiş ürünler için çok az tercih fırsatı vermektedir. Gıda seçimlerimiz büyük ölçüde, büyük şirketlerin sunmayı en karlı gördükleri şeylere indirgenmiş durumdadır.
Sağlıklı ve sorumlu seçimler yapmak isteyen kişiler dahi, almakta olduğumuz balığın, okyanusları silip süpüren taraklı ağlarla avlanan balıkları işleyen dev bir yabancı fabrika tarafından mı, yoksa çevresel sorumluluğa sahip teçhizatlar ile avlanan bir balıkçı tarafından mı avlandığını nadiren bilebiliyor. Bir parça etin, uygun biçimde idare edilen tabii çiftliklerde mi yoksa kısa süre önce ormanların kesildiği meralarda mı, yemlerle şişmanlatılmış hayvanlardan mı elde edildiğini bilmemize imkan bulunmamaktadır. Bize süt veren ineklere yapay hormon enjekte edilip edilmediğini gösteren hiçbir yöntem mevcut değildir, zira küresel dev şirketlerin baskısı altında hükümetler bunu gösterecek etiketlemeyi yasaklamaktadır.
Uygun bir sistem büyük ihtimalle yoğun biçimde idare edilen, yerel pazarlar için gıda, giyinme, geçim kaynakları ve enerji ürünleri üreten onbinlerce küçük aile şirketlerinden müteşekkil olacaktır. Çiftçilik uygulamaları, toprak üretkenliğinin devamlılığı için bio-dinamik yöntemler kullanacaktır. Suyu muhafaza edecek ve zararlı böcekleri kontrol edecektir.
Daha yerelleşmiş gıda ve tarım sistemlerine ve sağlıklı, daha az yağlı beslenme alışkanlıkları yerine alışkanlıklarımızda düzenlemeler yapılmasını gerektirecek olmasına karşın, bu kendimizi feda etmemiz ve mahrumiyetimizi değil verimli, sağlığa yararlı, bulaşıksız gıdalarla beslenen insanlardan müteşekkil güçlü ve emniyet içindeki insan topluluklarının tesis edilmesini öngörmektedir. Bu öngörünün unsurları, teknik ve sosyal bakımdan ulaşılabilirdir. Bunlar sadece ilgili sistemlerin, şirketlerin değil insanların çıkarına yeniden yapılandırılmasını gerektiriyor.
Amaçlardan bir tanesi insanlara iyi bir yaşam sağlamaksa, yaşadığımız alanlar ve ulaştırma sistemlerini olduğu kadar, gıda ve tarım sistemlerimizi dönüştürmemize gerek bulunuyor. Amacımız, toprak ve su kaynakları kullanımını büyüyen bir nüfusun yeterli besleyici bir diyet, giyinme ve geçinme ihtiyaçlarını karşılayacak biçimde optimize etmek olmalıdır. Bunu çevresel sürdürülebilir bir yol ile yapmaktır.
NOT: HAFTAYA – AŞIRI TÜKETİMDEN SÜRDÜRÜLEBİLİR TOPLUMA – 3 MADDİ KAYNAKLAR