Genellikle aşırı tüketimden orta tabaka yaşam tarzına geçmek için, hayatı konforlu ve tatminkar kılan şeyleri bırakmamız gerekeceğini varsayıyoruz. Ancak cazip bir ihtimal daha var: Yaşam alanlarımız ve üretim sistemleri bir taraftan yaşam kalitesini artırırken bir taraftanda çevreye yüklediğimiz aşırı yükleri ortadan kaldırmak.
Dünyayı üç sosyal sınıfla tanımlayacak olursak bunları aşırı tüketenler, hayatlarını sürdürebilenler ve dışlananlar olarak tanımlayabiliriz. Aşırı tüketenler; fert başına 7.500 dolardan büyük gelire sahiptirler. Araba ve uçakla seyahat ederler. Yüksek yağlı, yüksek kalorili ete dayalı beslenirler. Şişe suyu ve diğer alkolsüz içecekler tüketirler. Kullan-at ürünler kullanır ve büyük atıklara yol açarlar. Geniş, klimalı, müstakil evlerde yaşarlar. İmaj kaygısıyla giyinirler. Hayatlarını sürdürebilenler; fert başına 700-7.500 dolar gelire sahiptirler. Bisiklet ve toplu ulaşım araçlarıyla seyahat ederler. Tahıl, sebze ve biraz çay kahve içecekleri tüketirler. Ambalajlanmamış ürünler kullanırlar ve atıkları geri dönüştürülür. Mütevazi, hava şartlarına bağlı, büyük veya birden fazla ailenin barındığı evlerde yaşam sürerler. Fonksiyonel giyinme imkanına sahiptirler. Dışlananlar ise; kişi başı geliri 700 doların altındadır. Yaya veya binek hayvanla ulaşımı sağlarlar. Yetersiz beslenme yaparlar. Kirli içme suyu kullanırlar. Yerel biyolojik kaynakları kullanır ve çok az atığa yol açarlar. İlkel barınaklar veya açıkta, tehlikelere karşı açık yaşam alanlarında barınırlar. İkinci el kıyafet veya daha kötü giyecekler giyerler.
Aşırı tüketicilerin gezegene yüklediği yükün önemli bir bölümü otomobil, uçak ve gereksiz ambalajlar içinde gelen kullan-at ürünler kullanmamızdan ve yeryüzünü tahrip eden ve yediklerimizi kalıntılarla zehirleyen metotlar kullanarak sağlıksız gıdalara dayalı tüketimimizden kaynaklanıyor. Çok azımız, kalabalık yollarda uzun süren yolculukları, devamlı gürültü, iş güvenliği olmayışı, atıklar, nadiren giydiğimiz kıyafetler, sağlıksız yağlı beslenme alışkanlıkları, kimyasal bulaşıklı meyve ve sebzeler, dayanıksız ürünler, gereksiz ambalajlar, yorucu iş gezileri ve kalabalık enerji tüketen evler ve binaların olmayışını bir yük olarak görecektir.
Anlaşmazlıklarımızı askeri olmayan araçlarla çözmeyi öğrendiğimizde, askeri harekatlardan kaynaklanan küresel çevresel bozulmanın yaklaşık %30’u ortadan kalkacaktır.
Bireysel tercihler bir fark oluşturabilir. Beslenmemizdeki etin miktarını azaltabiliriz. Bir su filtresi alarak şişe suyu ve alkolsüz içeceklere olan bağımlılığımızı azaltabiliriz. Daha az kıyafet veya yakıtını verimli kullanan arabalar alabiliriz. Bu şekilde yapılabilecek sayısız pozitif tercih arasında, toplumlarımızı, sorumlu seçimlerin kolay ve ekonomik olarak yapılmasını sağlayacak biçimde düzenlemeliyiz. Uygun biçimde örgütlenmiş insan toplumları ve grupların başlıca üç sistemi - şehir hayatı ve ulaştırma, gıda ve tarım, maddeler – daha sürdürülebilir kılarken hayat kalitemizi nasıl geliştirebileceğimize gelecek yazımızda bakalım.
NOT: HAFTAYA – AŞIRI TÜKETİMDEN SÜRDÜRÜLEBİLİR TOPLUMA – 2
ŞEHİR HAYATI VE ULAŞTIRMA