Politik haklar, yapay tüzel kişiliklere değil halka aittir. Hissedarlar, yöneticiler, çalışanlar, tüketiciler ve diğerlerinin bireysel vatandaşlar olarak şirketlerin çıkarlarının lehinde ve ya aleyhinde her türlü görüşü dile getirme hakkı mevcuttur. Aynı zamanda özel şahıslar olarak, kişisel fonlarını kullanarak desteklemeyi seçtikleri herhangi bir dava için kar amaçlı olmayan örgütler kurma ve finanse etme hakkı vardır. Şirketlerin bunun gibi tabii hakları bulunmamaktadır Kısaca, onlar halkın politik alanlarına dahil değildir.
Şirketlerin politik alandan uzaklaştırmasının birincil adımı şirketlerin lobicilik, halk “eğitimi”, kamu vakıfları veya her türlü politik örgütler için yaptıkları harcamalara tanınan vergi muafiyetinin kaldırılmasıdır. Nihai adım ise halka açık şirketlerin politik süreçleri etkilemeye veya politik veya kamu çıkarı için halkın “eğitilmesi” amaçlı her türlü faaliyete katılmaktan men edilmesidir.
Şirketlerin giderek saldırganlaşan biçimde şirket politikaları için lobi yapmak amacıyla kar amacı gütmeyen örgütleri kurgusal vatandaş cepheleri olarak kullanmaları, şirketlerin halk eğitimi ve yardım faaliyetlerinin açıkça politika yapmaktan ayıran çizginin ne kadar zayıf olduğunu ortaya koymaktadır. Hatta şirketlerin gerçek kamu ve sanat vakıflarına yaptığı yardımlar dahi giderek şüphe uyandırmaktadır. Şirketlerin siyasal katılımdan dışlanmaları, siyasal alanlarımızın geri alınması yönünde hayati bir adım olacaktır. Elektronik medyanın, özellikle televizyonun, birinin rakibi hakkında olumsuz mesajlar vermek üzere milyonlarca doları harcayabilme kabiliyeti, seçim kazanılması için anahtar unsur haline geldi. Bir seçim kazanmanın aşırı biçimde pahalılaşması ve yeterli fon bulmanın tek kaynağının güçlü mali çıkarlar olması, siyasetin mali çıkarları kamu çıkarının üzerinde tutmasına yol açmaktadır.
Kitlesel medyaya hakimiyetleri ve sınıflara sızmalarıyla şirketler, artan biçimde birincil kültürel yeniden üretim kurumlarımızı kontrol ediyor ve şekillendiriyorlar. Egemen kültür, şirket çıkarlarıyla uyumlu hale getirmeye yönelik bir çabayla sürekli biçimde tüketicilik değerleri ve şirket libertaryanizminin genel doktrinlerini güçlendirmektedir. Sömürgeleştirilmiş politik alanların yeniden geri alabilmek için, sömürgeleştirilmiş kültür alanlarımızı yeniden almamız gerekmektedir.
NOT: HAFTAYA – DEĞİŞİM GÜNDEMİ-3