Çevreye verilen zararın %80’inini dünya nüfusunun %2’sini oluşturan aşırı tüketici bir sınıf vermektedir. Bunlar yaşamlarını arabalar, ete dayalı beslenme, önceden paketlenmiş ve kullanılıp atılabilen ürünler etrafında şekillendiren insanlardır. Aynı anda nüfusun %20’si mutlak bir sefalet içinde yaşamaktadır. Ancak asıl önemli olan şudur ki, dünyadaki insanların ortalama %60’ı halihazırda en temel ihtiyaçlarını görece olarak sürdürülebilir yollarla sağlamaktadır. Dünyadaki yaşamlarını sürdürebilen insanlar sınıfının mensupları olarak onlar bisiklet ve toplu ulaşım araçları ile seyahat etmektedirler. Tahıl, sebze ve etten oluşan sağlıklı gıdalar tüketmektedirler. Az sayıda paketlenmiş ürün alabiliyor ve atıklarının büyük bir bölümünü geri dönüştürebilmektedirler. Onların yaşam tarzları, tüketici refahına ilişkin bakış açımızla uyuşamamasına karşın, onlar zorluklar içindekilere ilişkin bir vizyon da çağrıştırmamakta ve iyi örgütlenmiş bir toplumda bu yaşam tarzları büyük ölçüde tatminkar olarak kabul edilmektedir.
Örneğin yürümek, bisiklete binmek ve toplu ulaşıma göre düzenlenmiş bir toplumda yaşamak ile ortak alanların otomobiller ve yollarla doldurulduğu bir yerde yaşamak arasındaki farkı düşünün. Çevre dostu, az et ve yağdan müteşekkil doğal gıdalara dayalı bir beslenme alışkanlığı, yüksek hayvansal yağlara dayalı bir beslenme alışkanlığına kıyasla daha sağlıklı ve artan bir akıl ve fiziksel canlılığı netice verebilir. Moda hevesi, fevri satın almalar, abur cubur gıdalar, işe yaramaz alet edavat ve bunları satın almak için uzun iş saatlerinden azade bir hayat bizi aile, toplum ve doğayla yabancılaştıran şeylerden kurtaran bir yaşamdır.
Burada, ekonomik büyüme ve ulusal kalkınmanın neredeyse elli yıllık trajedisi yatmaktadır. Orta tabakada yer alanlar için, iyi yaşam oluşturan bir toplum inşa etmek ve sefalet içindekileri orta tabakaya çıkarmak yerine sistemli olarak, aşırı tüketimde bulunanları daha fazla tüketmek için teşvik eden, orta sınıfı aşırı tüketicilere çeviren ve bu sınıftakilerin çoğunu da dışlananlar sınıfına iten bir yol izlenildi. Bu süreçte sıklıkla hayatı, daha önce onların ihtiyaçlarını karşılayan üretim sistemlerini ortadan kaldırarak ve önceliği toplu taşıma, bisiklet yolları ve halk pazarları gibi orta tabakadakilere değil, aşırı tüketicilere hizmet eden otobanlar ve alışveriş merkezlerine vererek orta tabakada kalanlar için zorlaştırdık.
NOT: HAFTAYA – AŞIRI TÜKETİMDEN SÜRDÜRÜLEBİLİR TOPLUMA