Kapitalizm ve komünizm, “altını olan kuralı koyar” özdeyişiyle ifade edilen temel bir gerçeği benimsemişlerdir. Komünist teori, açık biçimde üretim araçlarının işçilerin mülkiyetinde olmasını önermektedir. Adam Smith, küçük çiftçiler ve zanaatkarlardan müteşekkil sahip, yönetici ve işçinin genellikle aynı tek kişi olduğu ideal piyasa ekonomisi öngörüsünde işçilerin mülkiyetini ima etmiştir.
Pratikte, hem komünizm hem de kapitalizm ideallerini hayata geçirmeye muvaffak olamadı. Komünizm, mülkiyet haklarını uzak bir devlete verdi ve devletin bu hakları kullanırken halka hesap vereceği herhangi bir araç öngörmedi. Kapitalizm sürekli olarak, mülkiyet haklarını sahiplerine dahi hesap vermeyen dev şirketlere ve mali kurumlara transfer etmektedir.
Aile şirketleri, küçük ölçekli kooperatifler, işçilerin mülkiyetindeki şirketler ve mahalle ve belediye şirketlerinden müteşekkil bir piyasa ekonomisi alternatif olarak mevcuttur. Malezyalı tüketici hakları savunucusu Bishan Singh bunu, parasal ekonominin piyasa güçleriyle sosyal ekonominin toplumsal güçlerini birleştirmesi nedeniyle toplumsal girişim ekonomisi olarak adlandırmıştır.
Mülkiyetteki bu gelişmelere ilişkin ortak bir unsur, bunların toplumun çıpalanmış ve sorumlu olan kurumlar vasıtasıyla üretken varlıkların yerel kontrolünü sağlamasıdır. Bu, istikrarlı ve sağlıklı toplumlar için asli bir şart olan sermayenin uzun süreli ve köklü olmasını sağlama eğitimi taşıyor. Bunun gibi girişimler, sağlıklı toplumların temellerinin inşa edilmesinde hayati önemdedir. Ancak bunlar büyük, küresel ve yağmacı olanları tercih eden ekonomi ve politika kurumları tarafından ciddi olarak dezavantajlı bir konuma itilmektedir. Ekonomik alanların geri alınması, politika ve kurumların, avantajın küçük bir yerele karşı sorumlu olanlara verilecek biçimde dönüştürülmesiyle mümkün olacaktır. Bunu yapmak için, mali kurumların ve sistemlerin dürüstlüğü ve düzgün işleyişini yeniden tesis etmeli, üretimin sosyal ve çevresel maliyetlerinin üreticiler ve bu ürünleri kullananlara bırakılması, büyük işletmelere verilen sübvansiyonların ortadan kaldırılması, piyasaların yerelleştirilmesi, sermaye mülkiyetinin yoğunlaşmasının önlenmesi, şirketlerin sorumluluğunun tesis edilmesi ve piyasa rekabetinin yeniden sağlanması gerekmektedir. Amaç, açgözlü bir kapitalist ekonominin, sosyal açıdan verimli bir piyasa ekonomisine dönüştürülmesidir.
NOT: HAFTAYA – KÜRESEL SİSTEMİN YERELLEŞTİRİLMESİ