Doğrusunu söylemek gerekirse, şimdiye kadar kitaplardan okuduk batının gerçek yüzünü. Ama yüzleşmek ayrı bir durumdu...
Gönül isterdi ki yazılanlar yanlış olsun, ama nafile... İnsanoğlu bunları haketmiyor diye geçirdim içimden... Ne çare ki insanlığın başına gelenlerin tek müsebbibi yine kendisiydi... İhtiras, kibir, düşüncesizlik, bencillik, heva ve heves... Adına ne derseniz deyin... Bir türlü sığamadık şu koskoca dünyaya, daha doğrusu sığdıramadık kendi kendimizi...
Çeşitli vesilelerle gitmiş olduğum Avrupa, Amerika, Asya gezilerinde gördüm ki bugün bizlerin çok çalışması lazım, hem de çok. Kötülerin kötü olduğu kadar bizlerde iyi olabilirsek işler rayına girer Allah’ın izniyle.
Bugün batılı ülkeler, evlerinde rahat rahat oturup rüyalara dalabiliyorsa (Amerikan rüyası gibi), bu rüyalar Doğuda kat ve kat kabuslara dönüşüyor. Amerika’ya Avrupa’dan göç eden suçlu ve serserilerin torunlarının oluşturduğu bu adaletsiz düzen de değişen pek bir şey yok. Dün altlarında at, ayaklarında mahfuz, kafalarında kovboy şapkası vardı. Bugün atın yerini limuzinler almış, kovboy elbisesinin yerini takım elbise, fötr şapka. Ama beyin değişmemiş. Aynı filmlerde gördüğümüz bencilik, kibir, küstahlık hepsi daha fazlasıyla mevcut.
Batının o muhteşem(!) şehirlerinde Londra’da, Paris’te, New York’ta, Roma’da, Viyana’da vb. yerlerde eğer o devasa yapıların, heybetli binaların büyüsünden sıyrılabilirseniz, muntazam olarak yapılmış herhangi bir kaldırım taşını kaldırırsanız, Patani’de, Arakan’da, Doğu Türkistan’da, Afrika'da her türlü zulme karşı koymaya çalışan insanların dik duruşlarını, Orta Doğu’da, Filistin’de Suriye'deinananların izzetli ve vakarlı direnişlerini görebilirsiniz. Afrika’da açlıktan göç ederken çocuklarını canlı canlı ölüme terk etmekte alan anaların, vatanlarından kovulup bir lokma ekmek uğrunadenizleri aşmaya çalışan, yüzme dahi bilmeyen göçmenlerin arşı delen feryatlarını duyabilirsiniz. Aylan bebeklerin sessiz çığlıklarını...
Sessizlik mi?.. Evet o da var kaldırım taşının altında... Eğer duyabilirseniz bu sessizlik, dünyanın her tarafındaki zulümlerinde en çok mağdur olan yaşlıların, kadınların ve açlıktan ağlamaya belki takati olmayan minicik, körpecik mazlum ve masum çocuklarımızın ölüm sessizliğidir...
NOT : Haftayabu köşede inşallah, kızımın, uluslararası özel bir eğitim kuruluşunun yarışmasında finale kalan “Dünya Vatandaşıyım Diyebilmek…” başlıklı yazısını yayınlayacağım.