Gelişip büyüdükçe ve karlarını arttırdıkça, oluşan sanayi sınıfının karlarını dahada arttırmak için devletler nezninde etkisi çoğalmıştır. Bütün bu etkileri hisseden Başkan Abraham Lincoln şu kelimeleri sarfetmiştir: “Şirketler hükümdar yapıldı. Yüksek yerlerde bir yolsuzluk çağı bunu takip edecek ve para gücü halkın ön yargılarını kullanarak hükümranlığını uzatmaya çaba gösterecek… Servet birkaç elde toplanana kadar… Ve cumhuriyet yok edilene kadar.”
Yozlaşma, haksız rekabet, yolsuzluk, hükümetten bilgi sızdırma ile yapılan ticaret çoğaldı. Şirketlerin bu etkinliğine ve hakimiyetine karşı yapılan görüşmelerin kazananı Başkan B. Hayes, bazı fikirlerini şu şekilde ifade ediyordu: “Bu artık halk için ve halkın hükümeti değil, şirketler için, şirketler tarafından yönetilen şirketlerin hükümetiydi.”
‘Soyguncu Baronlar’ adlı kitabında Matthew Josephson “1880 ve 1890’lar meclis salonlarında, her ‘oy’un bir fiyatı vardı ve düzenleyici kanunlar alınıp satılıyordu.” şeklinde bir cümleye yer veriyordu. Adı geçen zamanlar John D. Rockefeller, J. Pierpont Morgan, Andrew Carnegie, James Mellon, Cornelius Vanderbilt, Philip Armour ve Lay Gould gibi şahısların yaşadığı zamanlardı.
1888'den 1908 yılları arasındaki sanayi kazalarında 700.000 Amerikalı işçinin -ortalama günde 100 kişi- yaşamını yitirdiği sanayi sektörü için önemli kaygılardı. Hakimler, şirket menfaatlerini koruyorlardı ve işyeri kazalarında işçilerin kendilerine verdikleri zararlarda şirketlerin sorumluluğunun sınırlı olduğunu karara bağladılar.
Yüksek Mahkeme, Santa Clara County - Southern Pacific davasında, özel şirketin ABD anayasasına göre gerçek kişi olduğunu açıkladığında, 1886 yılında şirket egemenliği savunucuları büyük bir zafer elde ettiler. Anayasada şirketlerden hiç bahsedilmemesine karşın, müteakip mahkeme kararları bunu şirketlerin Haklar Bildirgesi'nde öngörülen, ifade özgürlüğü ve bireylere verilen diğer anayasal korumalar da dahil olmak üzere tüm korumalardan yararlanabileceği şeklinde yorumlanmıştır.
Ücretler düşük, geçim sıkıntısı yüksek, çalışma şartları ağırdı. Çocuk işçiler çok yaygındı. Bir tahmine öre, 1890 yılında, Amerika'da 12.5 milyon aileden 11 milyonu yıllık 380 dolar ile yaşamaya çalışıyordu ve yaşamak için pansiyoner almak zorundaydı. Sanayi işletmelerinde sabotaj, grev vb. olaylar çok yaygındı. Grevleri kırmak için işverenler özel güvenlik güçleri, federal ve eyalet askeri güçleri dahil olmak üzere her yola başvuruyordu. Şiddet şiddeti körükledi ve bu çağın sanayi savaşlarında birçok kişi hayatını kaybetti. Bu şartlar, büyüyen bir işçi hareketine ivme kazandırdı. 1897 ve 1904 yılları arasında, sendika üye sayısı 447.000'den 2.073.000'e çıktı.
Sonuçta, kaos ve şiddet şartlarıyla serbest piyasanın ve sanayinin yayılması ne sanayicilerin ne de işçilerin çıkarınaydı. En güçlü sanayiciler arasındaki rekabet savaşları karları azaltıyordu.
NOT: Haftaya ‘İÇ SAVAŞ TAHRİBATI – 2’