DÜNYANIN PAZARLANMASI – 1
Modern toplumlarda, televizyonun kültürel yönden, yeniden üretilişimizin önemli bir kurumu haline geldiği iddia edilebilir. Muhtemelen önem bakımından okullarımız ikinci sırada kalıyordur. Şimdi okullarda yayılmakta olan televizyon, halihazırda tümüyle şirket çıkarları tarafından sömürgeleştirilmiş durumdadır. Amaç, sadece mal satmak ve tüketici kültürünü güçlendirmek değil, aynı zamanda halkın zihninde şirket çıkarlarını beşeri çıkar ile aynılaştırmaya çalışan politik bir kültür oluşturmaktır.
Reklamcılık, grafik, medya yaratıcı üretim, tüketici araştırması pazarlama eğitimi ve diğerleri gibi destekleyici hizmetler için şirketlerin talepleri büyüdükçe, bütünüyle şirketlerin sattıkları şeyler için doymak bilmeyen istekler oluşturmak ve şirket çıkarlarıyla uyumlu değerleri yetiştirmeyi amaçlayan sektörler ortaya çıktı.
ÖNCE AMERİKA SONRA DÜNYA
Bir zamanlar Amerikan kültürü, kitle pazarlamacılarının en kabusuydu. Aza kanaat ve tutumluluk, ilk Püriten yerleşimcilerin kendileriyle birlikte Amerika'ya getirdiği "Püriten ahlakın" merkezinde yer alıyordu. Püritenler çok çalışmaya, topluma katılmaya, ılımlı bir hayata ve kendilerini ruhsal bir hayata adamaya inanıyordu. Onların hayattaki temel kuralı, birinin etkin biçimde kullanabileceğinden daha fazla maddi şeyler talep etmemesiydi. Onlar çocuklarına “Eskitene kadar kullan, yırtılana kadar giy, elde et veya onsuz idare et” ilkelerini öğretiyorlardı.
Büyük şirketler ürünlerine talep oluşturmak için giderek daha kabiliyetli hale geldiler. Sonunda pazarlamacılık bir işletme ihtisas alanı olarak doğdu ve ilk dönem işletme okulları talebi karşılamak üzere dersler vermeye başladı. Daha fazla insan fabrikalardaki ücretli işçiliğe bağımlı hale geldikçe hükümetler, istihdamı sürdürebilmek için tüketimi teşvik etmekte yarar görmeye başladı.
İş dünyası, şık modeller ve moda gösterileriyle ortaya konulan dünyadaki cennetin heyecanlandırıcı görüntülerini oluşturmak için renkleri, camı ve ışığı kullanmakta yetenekli hale geldi. Müzeler yeni kültürün heyecanını resmeden görüntüler sundu. Bireyler işletme kültürünü güçlendiren mesajlarla çevrildi. Reklamlar çok bölümlü mağazaların vitrinleri, elektrikli işaretler, moda gösterileri, büyük otellerin görkemli çevreleri ve reklam panolarının hepsi iyi bir hayatın sanatsal biçimde meydana getirilmiş imajlarını ortaya koyuyordu. Kredi programları hayatta çaba gösterilmeksizin bir şeylerin satın alınabileceğini gösteriyordu.
Bugün televizyon, şirketlerin Amerikalıların kültür ve davranışlarını biçimlendiren birincil araçtır. İstatistikler çok çarpıcı. Ortalama bir Amerikalı çocuk, iki ila beş yaşları arasında günde üç buçuk saat televizyon seyrediyor. Televizyonun etkin biçimde aile ve toplum hayatının kültürel faaliyetleri ve okumanın yerini almasıyla, ortalama yetişkinin yaklaşık beş saatini alması, kişinin hayatında sadece uyku ve çalışmaya daha fazla vakit ayırması anlamına geliyor. Bu oran ile ortalama bir yetişkin Amerikalı yılda, "bir şey satınal - hemen şimdi” mesajı taşıyan 21.000 reklam izliyor. Amerika'daki en büyük 100 şirket, ticari televizyonların yayın sürelerinin kabaca % 75'i ve kamu televizyonlarının yayın sürelerinin % 50'si için para ödüyor. En çok izlenen saatlerdeki yarım dakikalık bir reklamın 200.000 dolar ile 300.000 dolar arasında olduğu düşünüldüğünde bunu sadece en büyük şirketler karşılayabildiği de görülmektedir.
NOT: HAFTAYA – DÜNYANIN PAZARLANMASI - 2