“Hattat Müderris Seyyid Muhammed İzzeddin Efendi’nin İcâzetnâmesi”
Kaynaklarda hayatı hakkında bilgi bulunamayan Seyyid Muhammed İzzeddin Efendi’nin, Antalya Etnoğrafya Müzesi’nde 1211/1798 tarihli Sülüs ve Nesih, hüsn-i hat icâzetnâmekıt’ası vardır. İstanbul, Türk ve İslâm Eserleri Müzesi tarafından gönderilen eser, 30x 38 cm ebatlarında olup, Antalya Etnoğrafya Müzesi Envanter Defteri’nde “20 Nisan 1972 tarih ve 23.21.72 numara” ile kayıtlıdır.
Seyyid Muhammed İzzeddin Efendi icâzetnâmekıt’asını, Sülüs hattı ile “Izhâru’l-gınâmine’ş-şükri”, “Zenginliğin izhârı şükürdendir” Hadîs-i Şerîf’i ve nesih hattı ile Hz. Ali’nin (r.a.); “el-Hattu’l-hasenu nüzhetü’l-‘uyûni ve reyhânetü’l-kulûbi”, “Hüsn-i hat, gözlerin eğlencesi ve kalplerin reyhânıdır” sözünü yazmıştır.
Döneminin tezyînât özellikleriyle bezenmiş icâzetnâmenin altında üç hattatın izin ve tasdik verdiğini ifâde eden ifadeleri mevcuttur. İcâzetnâmede sadece talebenin meşkettiği hocasının izin cümleleri bulunabileceği gibi, birkaç hattat tarafından yazılan tasdikler de bulunabilmektedir. Bu izinlerden sağ baştaki, icâzet verilen talebenin meşk ettiği hocası olup, diğer izinler, icâzet alanın hocasının hocaları olabileceği gibi, diğer hattatlarda olabilmektedir. Sözkonusuicâzetnâmedeki hattatlar, Meşk-i Saray-ı Sultânî hocası Hacı İsmâil Şükrü Efendi (ö.?), Dîvân-ı Hümâyûn kâtiplerinden Osman Azmi Efendi (ö. 1220/1805) ve Kazasker Mustafa Râkım Efendi’dir (ö.1241/1826).
Hattatların izinlerindeki ifâdelerinden, Müderris Seyyid Muhammed İzzeddin Efendi’nin babasının Seyyid Muhammed Emin Efendi olduğu anlaşılmaktadır. İcâzetnâmede izin cümlesi bulunan Hattat Hacı İsmâil Şükrü Efendi’nin hayatı hakkında kaynaklarda herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. İcâzetnâmedetasdîki bulunan diğer Hattat Osman Azmi Efendi, Çengelköylü Hacızâde Mustafa Efendi’den meşkederekicâzetini almıştır. Daha sonra tekâmül için Saray-ı Hümâyûn hocalarından Hocapaşalı İbrahim Âfîf Efendi’ye devam etmiştir. Hocasının takdirini kazanmış, damâdı olmuş ve onun himmetiyle önce Mukâbele-i Süvârî Kalemi Hulefâsı görevinde bulunmuş, daha sonra SadâretMektûbîKalemi’ne tayin edilmiştir. 1220/1805 yılında vefat eden Osman Azmi Efendi’nin kabri Karacaahmed Mezarlığı’nda, kayınpederinin yanındadır.
İcâzetnâmedetasdîki bulunan ve ilmiye sınıfından, meşhur hattatlardan olan Mustafa Râkım Efendi, 1171/1758 yılında Ordu’nun Ünye kasabasında doğmuştur. Küçük yaşta İstanbul’da bulunan ağabeyi İsmâil Zühdü Efendi’nin yanına gönderilmiştir. Hıfzını tamamlamış ve ağabeyi ile Derviş Ali Efendi’den Sülüs ve Nesih meşketmiş, 1183/1769 yılında on iki yaşında ağabeyinden icâzetnâme almıştır. Kısa zamanda Hüsn-i Hatt’ın her çeşidinde, bilhassa Celî Sülüs’te ve ressamlıkta mahâret kazanmış, III. Selim döneminde tasvîr-i hümâyûnu yapmakla görevlendirilmiştir. 1224 yılında müderrislik rü’ûsunu kazanmıştır. Şehzâde Mahmud’unhüsn-i hat muallimi olmuş, Mehmed Hâşim Efendi, Mehmed Şâkir Recâî Efendi, AhmedBedi’î Efendi, Ali Fevzî Efendi, Şeyh Mustafa Ferîd Efendi ve SeyyidMehmed Tâhir Efendi’ye icâzetnâme vermiştir. Kendisine 1229/1814 yılında Edirne Pâyesi, 1231/1816 yılında Mekke Pâyesi verilmiştir. 1233/1818 yılında İstanbul Mollası, 1235/1820’de Anadolu Kazaskeri olmuş, bu görevi esnâsındaNusretiye Camisi’nin yazılarını yazmaya memur edilmiştir. Bu yazıları yazarken felç geçirip ve 1241/1826 yılında vefat etmiştir. Kabri, Karagümrük’te eşinin yaptırdığı türbe ve medresenin arasındadır.