“MehmedNûrîSîvâsî’nin içi Fetih sûresi ve Âyetü’l-Kürsî yazılı Ta’likEhl-i Beyt eseri”
Kaynaklarda hayatı hakkında fazla bilgi bulunmayan Hattat MehmedNûrîSivâsî, gubârî yazı geleneğinin son temsilcisidir. Gubârî, “toz” anlamındaki gubâr kelimesinden türemiş, müstakil bir yazı cinsi değil, her çeşit hüsn-i hattın çok ince yazılan şeklidir.
MehmedNûrîSivâsî, Meşîhat Kalemi kâtiplerinden Ahmed Efendi’nin oğludur. Çocukluğunda Abdullah Rüşdî Efendi’den ve daha sonra Şeyh Mahmud Hamdi’den yazı dersi almıştır. 1905-1935 yılları arası tarihli eserlerini, koyu zemin üzerine üstibeç boya kullanarak yazmıştır. Bazı yazılarının ketebe kayıtlarında kendi mesleğini kaydetmiş ve hocasının ismini vermiştir. Bir yazısının ketebesinde “MülgâDâire-i MeşîhâtMektûbî Kalemi Müte’âkidi” olduğunu belirtmiştir.
Antalya Kaleiçi Etnoğrafya Müzesi’nde, MehmedNûrîSîvâsî’yeâit 49x64 cm ebatlarında celî ta’lîk ve celî ta’lik yazı içi gubârî sülüs ile yazılmış bir tablo bulunmaktadır. 26 Ramazan 1328/1 Ekim 1910 tarihinde yazılmış ve “Bâb-ı FetvâTahrîrât Kalemi Hülefâsındaned-Dâ’î Muhammed Nûrî” ketebeli olan eser, 20 Kasım 1975 tarihinde Alanya Müzesi’nden gönderilmiş ve Antalya Etnografya Müze envanterine 11.75.75 no ile kaydedilmiştir.
Gavsü’l-a’zamSeyyidAbdülkâdirGeylâni Hazretleri’nin (ö.1166) meşhûr sözlerinden biri olan ve hattatlar tarafından çeşitli hüsn-i hat tarzlarında yazılagelenbeyitiMehmedNûrîSivâsî’de celî talik tarzı ile yazmıştır. Hüsn-i hat sanatı tablosu hâline getirilerek evlere, işyerlerine, dergâh, tekke ve zâviyelere asılan bu meşhur beyit şöyledir:
BEYİTİN TÜRKÇE OKUNUŞU:
Lîhamsetünutfîbihâharre'l-vebâi'l-hâtımeEl-Mustafâve'l-Murtezâve'bnâhümâve'l-Fâtıma
BEYİTİN TÜRKÇE MÂNÂSI:
“Vebâ ateşi gibi içeriden beni saran, yok etmek üzere gözlerimin içine kadar her yeri yakan cehennem ateşini şu beş şeyle söndürürüm. Hz. Mustafa (s.a.v.), Aliyyü’l-Murtazâ, evlatları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin Efendilerimiz ve Hz. Fâtımâ annemiz (r.anhüm)”
MehmedNûrîSivâsî, celî talik tarzında yazdığı beyitinharfelerinin içerisine, başından sonuna kadar Fetih sûresi ile Âyetü’l-Kürsî’yi sülüs gubârîhüsn-i hat çeşidiyle mükemmel ve eksiksiz bir şekilde yazmıştır.
Üsküdar Yeni Vâlide Cami imâmı Hattat Necmeddîn Okyay’ın (ö.1976) naklettiğine göre, 1910 senesinde bir gün Üsküdar’a geçmiş olan Hattat Sâmî Efendi, namaz için öğrencisinin görev yapmakta olduğu camiye girmiş. O esnâda camide bulunan MehmedNûrîSivâsî’yiüstâd-ı bî-nâziretakdîm eden Necmeddîn Okyay’ın ricâsı üzerine yazılarını tedkîk eden Sâmî Efendi, hayretini gizleyememiş ve açık sözlülüğü ile şu cevabı vermiş: “Çıldırmadan yazılmaz.”
Gerçekten de büyük bir sabır gerektiren bir sürecin ürünü olan eserleri incelendiğinde, Sâmî Efendi’ye hak vermemek mümkün değildir. Bâb-ı Meşihâtmenşe’li olduğundan daha ziyâdeta’lik yazı kalıpları kullanmış olan MehmedNûrîSivâsî’nin en özgün çalışması ise, hiç şüphesiz Türk bayrağının ay-yıldızı üzerine yaptığı çalışma olup müte’addidnüshâsınıvücûda getirmiştir. MehmedNûriSivâsî’nin, Vakıf Hat Sanatları Müzesi başta olmak üzere müzelerde ve özel koleksiyonlarda çok sayıda levhâsı bulunmaktadır.