Antalya Kaleiçi İmâret Kapısı’ndan başlayıp, Paşa Camii Sokak’ta devam eden ve Hıdırlık Sokağı’nın sonunda deniz kenarında tamamlanan 19 burçluk Alaaddin Keykubad Burç ve Surları’nın sonuncusu nöbethâne burcu olan iki katlı 19. burç kısmen ayakta kalmıştır.
Alaaddin Keykubad burçlarından, Erten ve Tevhid’in çalışmalarında tesbit edildiği halde yaklaşık yüz yıldır kayıp olan kitâbelerden 19. burçun kitâbesi in-situ durumunda, burca yapılmış bitişik nizam bir evin ikinci katında ilk defa tarafımızdan tesbit edilerek ortaya çıkarılmıştır.
794 yıllık Selçuklulardan kalma birinci dereceden sit olan tarihi bir yapı olan burcu, burca bitişik nizam bir ev inşâ ederek, evin bir duvarı hâline getirebilmek ve burçta bulunan Sultan Alaaddin Keykubad’a âit kitâbeyi de evin doğal bir levhası gibi sergileyebilmek fikri insana ulaşılması zor bir hayal gibi gelse de, Kaleiçi’nde bu hayal birileri tarafından gerçekleştirilmiş.
Ayrıca evin önceki sahibinin ifâdelerine göre, kitâbenin sağında ve solunda yer alan mermer kabartmalı Roma dönemi eserlerin yerinde yeller eserken, eserler sökülünce kalan boşluklara ne anlama geldiğini anlayamadığımız oyuncak kertenkele maskotları yerleştirilmiş.
Bir milletin târihi mirası olan 800 yıllık sur ve burçların yıkılarak, tahrif edilip bozularak şahsî mülk hâline getirilip yerlerine şahsî mesken ve işyerlerinin yapılması kanun ve yönetmeliklerin hangi maddelerine dayandırılarak yapılmıştır bilemiyoruz ama, bir millete âit, kamusal tarihi eserlerin, yapıların şahsî mülk hâline getirilerek, şahıslara ve arzu ettikleri her türlü amaca hizmet ettirilmesi asla kabul edilebilir bir durum değildir.
Kaleiçi’nin her tarafında ayyuka çıkmış bu yanlışların yetkililer tarafından düzeltilmesi ve aslına döndürülmesi millî birer vazifeleridir. Tarihimizin belgeleri ve arşivleri konumunda olan yapı ve kitâbelerin hakkı, şahsî eklentilerden arındırılarak kültür mirasımızı temsil eden birer âbide olmalarıdır.
Sultan Burçları’nın sonuncusu olan 19. burcun üzerinde yer alan kitâbe 120x80 cm ebatlarında, mermer üzeri 4 satır Selçuklu celî sülüsü ile yazılmıştır. Kitâbe şöyledir:
TÜRKÇE OKUNUŞU: el-Minnetü lillâhi İttefeka hâzihi’l-‘imâretü fî eyyâmi’s-Sultâni el-Mu’azzami Şâhinşâhi’l-A’zami Sultâni’l-berri ve’l-bahreyni ‘Ala’d-dünyâ ve’d-dîni Ebu’l-fethi Keykubâd bin es-Sultânü’ş-Şehîdü’s-Sa’îdü Keyhusrev halledellâhu sultânehu fî seneti isney ‘işrîne ve sittemiyete
TÜRKÇE ÇEVİRİSİ: “Minnet ancak Allah’adır. Bu yapı, Said (huzurlu) ve Şehîd Keyhusrev’in oğlu, Büyük Sultan, en büyük şahlar Şâhı, karanın ve iki denizin Sultanı, din ve dünyanın yücelticisi, Fetih babası Keykubad –Allah onun sultanlığını dâim kılsın- devleti zamanında 622/1225 senesinde tamamlandı.”
Yılmaz-Tuzcu, اتفق (ittefeka) kelimesine, kitâbenin aslında olmadığı halde cümlenin siyâkından dolayı müennesliği ifâde eden ت (te) harfini eklemişlerdir.
Selçuklu dönemine âit kayıp kitâbeler hakkındaki bilimsel makâlemize aşağıdaki linkten ulaşıp, pdf sini indirerek okuyabilirsiniz.
http://ilader.ilamer.org/DergiTamDetay.aspx?ID=183&Detay=Ozet