Antalya Kaleiçi Tekeli Mehmet Paşa Camii’nde yer alan ve dünyada eşi ve benzeri bulunmayan Münferice Kasîdesi hakkındaki yazımızdan sonra okuyucularımızın yoğun talebi üzerine, aslı Arapça olan kasîdeyî Türkçe’ye çevirerek, iki bölüm hâlinde takdim ediyoruz:
1. Koğulmuş olan şeytanın şerrinden Allah’a sığınırım. Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.
2. Hamd sıkıntıdan kurtaran Mevlamızadır ve şükürde Allah’adır, kurtuluşumu dilerim.
3. Hamd, O’nadır, O’ndan O’na çıkar, Şükür bize gerekir ve şükürden kurtuluş gelir
4. Kaç defa üzüntüden bizi ferahlattı ve eğrisi olmayan hakka bizi hidâyet etti.
5. Daraldığında kalben ve ihlasla (bu kasîdeyi) söyle, mutlu olur sevinirsin.
6. Ey sıkıntı, şiddetlen ki ferahlayasın; kuşkusuz senin ( karanlık ) gecen sabah(ın gelişini) bildirdi.
7. Gece karanlığının da yıldızları vardır. Tâ ki o karanlığı güneş kaplayıp ortadan kaldırana kadar.
8. Hayır bulutu için yağmur gibi feyizli olan ilâhi armağanlar vardır, zamanı geldiğinde zuhur eder, ıztırâbın lüzumu yoktur.
9. Mevlâ ve mürebbimiz olan Cenâb-ı Hakk’ın din ve dünyâ işlerimiz ve canların ve ruhların nefes alıp ferahlıkları için ihsânları sınırsızdır.
10. Bu ihsânlar için misk ve anber gibi güzel kokular vardır ki, insanı ebedî hayat ile canlandırır. Takvâ, tâat ve kulluk vazîfene riâyet ederek o güzel kokuların zaman ve mekânını cidden arzu eyle.
11. Bu sûretle çok defa can verici feyizler ve dalgaları çoşup kabaran dalgalar gibi bağış olan nûrlar ve ilâhî armağanlar insan hayatını feyz ve ihsâna nâil eder.
12. Mahlûkâtın hepsi Cenâb-ı Hakk’ın kudret elindedir, ister zenginlerden olsun, ister fakirlerden.
13. Cenâb-ı Hak bütün mahlûkâtın yüce makamlardan aşağıya inişlerini veya en aşağı derecelerden en yüksek zirveye terfilerini istediği gibi yapar.
14. Mahlûkâtın dünya geçimleri ve âhirette saîd veya şakî olmaları istikâmet üzere olup, her bir ferde lâyıkı ne ise o şekilde takdir olunmuş devam edegelen işlerde asla eksiklik ve eğrilik yoktur.
15. Allah’ın takdir ettiği her şey doğrudur ve hikmet üzeredir, İlâhî kudret ile ezelden takdir edilmiş hüküm ve kazâ herkesin istidâdına mutâbık dünyaya mahsûs olan sûretler ve şekiller üzere zuhûr etmiştir.
16. Kulluk vazîfesini îfâ eden, fikri, düşüncesi ve teşebbüsü mutavassıt (orta yol) bir hâl üzere olursa muktesıd (ömrünü boşa geçirmeyen) olur veya kendisine acımayıp bu hâlinden düşer ve Allah’a itaatta tembellik gösterirse zâlim olur.
17. Allah’ın yaptıklarında acâyip hikmetlere şâhitlik eden çok deliller vardır ki her biri bir işi üstlenir ve bize her zaman her şeyin yaratanı Cenâb-ı Hak olduğunu anlatırlar.
18. Her şeyin yaratanının Cenâb-ı Hak olduğunu bildikten sonra, Allah’ın kazâ ve kaderine râzı olmak aklın kemâlindendir. Artık kader dâiresinin merkezi olan noktanın etrâfında deverân edip hâricine tecâvüz eyleme.
19. Hidâyet kapıları açıldığında, acele et durma, hazinelerin içine gir.
20. Şâyet (gayb hazînelerinde gizli ve nefis müceverlerle dolu olan yüksek makâmlar ve ledünnî mevhibelerin) nihâyetine varmayı kasdedersen, aksamaktan (Allah’ın râzısı dışında hareket etmekten) sakın!
21. Ki, o saâdet meydanına geldiğinde, (oraya) ilk gelenlerden (sâbıklardan) olasın!
22. Artık, dünya hayatının gerçek safâsı oradadır. Bu ise ilâhî nûrların tecellîlerinin hakîkatine ve takvâ yolunda ilerleyip maksadına eren kâmil kişiler içindir.
23. Tembelleştiğin ve durgunlaştığın zaman sâlih amelleri hareketlendir. Bu sûrette ebedî saâdette dâim olursun.
24. Allah'a isyan etmenin kötülüğünün cezâsına gelince, kötü ahlakla ahlaklananlar için hazır olacaktır.
25. Allah'a ibâdet ve itâatın güzelliği ve letâfeti zamanına güneş gibi doğan nûr ve ziyâ vardır. Bundan maksat cehâlet karanlığının kalkmasıyla marifetullah güneşinin doğmasıdır.