Selçuklular dönemi mescidlerinden olan İskele Mescidi’nin asıl adı Arap Mescidi’dir. Süleyman Fikri Erten, I. Alaaddin Keykubad’ın amcası Şeyh Cemâleddin’in kabrinin, Arap Mescidi’nin altında olduğunu “Antalya Livası Tarihi” adlı eserinde kaydetmektedir.
Anadolu Selçuklu ve Osmanlı Devleti döneminde, bedestenlerde, çarşı ve hanlarda çalışan, ticâretle iştigal eden veya yolcuların ibâdet ihtiyaçlarını karşılamak için inşâ edilen fevkâni mescitlerden biri olan İskele Mescidi’de, Antalya Limanı’nda aynı gâye ile yapılmıştır.
Altı fil ayağı ve altı basık kemer üzerinde altı köşeli, iki katlı bir yapı olan İskele Mescidi, kesme taştan îmal edilmiştir. Alt katında, Kırkgöz’den gelen tatlı su kaynağı bulunmaktadır. Tek kubbeli ve üzeri kiremitle örtülüdür.
Mescide kuzey doğu kısmından ahşap bir merdivenle çıkılır. Giriş kapısının sağ yanında, hanımlar için ayrılmış bir bölüm mevcuttur. Harîm kısım kubbesi içten sıvalı, kesme taş olan derzli duvar yüzeyleri ise olduğu gibi korunmaktadır. Yüksek kemerli dört penceresi ile mescid aydınlık ve ferah bir görüntüye sahiptir.
Mihrap, müsellesi alınlıklı, dâirevî kemerli ve derinliği az olan bir nişten oluşmaktadır. Minberi, dört basamaklı basit ahşap yapıdır. İç kısımda mihrap üzerindeki Âl-i İmrân sûresi 37. âyet-i kerîme talik hattı ile, kubbe merkezindeki İhlas sûresi ve Allah (c.c.) , Muhammed (s.a.v.), Ebubekir (r.a.), Ömer (r.a.), Osman (r.a.), Ali (r.a.) yazıları celî sülüs hattı ile yazılmıştır. Yazılar, hat sanatı açısından çok zayıf ve ölçüleri maalesef bozulmuştur.
İskele Mescidi’nin kuzey batısında, binanın ikinci katından başlayan, şemsiye külahlı, on beş metre civârında ahşaptan şirin bir de minâresi bulunmaktadır. Minâreye harîm kısmından açılan bir kapı ile çıkılmaktadır.
İskele Mescidi, II. Abdülhamid döneminde 1903 yılında Hüseyin Kenan Paşa ve halkın yardımlarıyla; yine 1952 yılında Mustafa İkizler ve halkın yardımlarıyla onarım görmüştür. II. Abdülhamid dönemindeki tamir kitâbesi mescidin batısında yer almaktadır. Mermere talik hat sanatı ile hakkedilmiş üç satırlık onarım kitâbesinde şunlar yazmaktadır:
“Sâye-i diyânet pîrâye-i Hazreti Sultan Abdülhamîd Hân-ı Sâni’de Teke Mutasarrıfı Bedirhan Paşa-zâde saâdetlü Hüseyin Kenan Paşa ve Nâibü şer-‘i Livâ fazîletlü Ahmed Şâkir Efendi Hazretlerinin bizzât eser-i gayretleriyle ve ahâlinin i’âne-i salâbetkârânesiyle inşâsına muvaffâkiyyet müyesser kerde-i Rabbi’l-‘izzeti olmuştur. Fî sene 11 Cemâzülûlâ 1321.”
Kitâbenin günümüz Türkçesi ile sadeleştirilmiş hâli: “Dini ziynetlendiren Hazreti Sultan II. Abdülhamid Han sâyesinde, Teke Mutasarrıfı Bedirhan Paşa oğlu saadetli Hüseyin Kenan Paşa ve Sancak Şer’i (Kadı) nâibi faziletli Ahmet Şâkir Efendi hazretlerinin bizzat gayretleri neticesi ve halkın gönülden yardımlarıyla, 11 Cemâziyelûlâ 1321/ 5 Ağustos 1903 senesinde Aziz Allah inşasına kolaylıkla muvaffak eyledi.”