Bazen kendini görmen için bir başkasına ihtiyaç duyarsın. Bu bir insan olursa ne ala. Ama bir çiçek… Sükûneti ve kaygısızlığı onda bulursun. Onun kalbinde…
Bir çiçeğin kalbine bakmak cesaret ister. Çünkü orada basit bir çiçek görmezsin baktığında. Kendini görürsün evvela. Ve yaşadığın hayatı. Etrafında olup bitenleri; çiçeğin etrafındaki yapraklar gibi, onlarda senin etrafında nasıl dönüyor, hangisi fazla büyümüş, hangisi çok güneş görmüş, hangisine can suyu daha çok gitmiş, sen hangi yönünü çevirmişsin gökyüzüne…
İşte tüm bunları görürsün çiçeğin kalbinde. Hayatının odak noktası ne? Ve ateş pareler gibi neler dönüyor etrafında?
Bu hızla gelip geçen dünyada odaklanmak daha da kıymetli bir hal almaya başladı. Her şeyi unuttuğumuzdan yakınıyoruz öyle değil mi? Bazen sevdiğimiz bir insanın acı gününde dahi yanında tam anlamıyla duramadığımızı fark ediyoruz.
Fakat hayat bizi halı çırpar gibi üzerimizde o an biriken tüm düşünceleri de beraberinde havaya uçuruyor ve bize yeni tozları toplamak kalıyor. Zihnimizi boşaltamadığımız için kaslarımız ağrıyor, unutkanlık yaşıyoruz. İşleri yetiştirememe kendini doyumsuz ve yetersiz hissetme hali ise bize stres olarak geri dönüyor. Hastalıkların en büyük nedeni de, stres!
Bu ara işlerimi yavaş yapmaya gayret ediyorum. Hızlı yaşam pek bir işe yaramıyor çünkü. Arada geçen o kıymetli anları yok ediyor. Odaklanmak için çaba sarf ediyorum. Bunun için tek yaptığım hiçbir şeyle meşgul olmadan sadece bir yere odaklanmak. 1 dk, 5 dk, 10 dk…
Bu bazen perdenin yuvarlak motifi oluyor. Bazen kartonpiyer bazen bir yapışkan kâğıt. O an ne varsa ve gözüm nereye takılmışsa. Nasıl iyi geldiğini anlatmayacağım deneyin.
Eskiden saatlerce gökyüzünü seyrederdim. Hayata dair sakinliğime, aydınlanmışlığıma, iç huzuruma dair ne varsa büyük bir nedeni o anlarım diyebilirim. Gökyüzünün ilmi elbette apayrı ancak odaklanmanın da bazen üzerinde ağırlık hissettiğin problemleri küçülten seni farklı bakmaya zorlayan bir yanı var.
Odaklanma deyince namaz geliveriyor aklıma. Her hareketi faklı bir anlam ifade eden ve günde beş vakit olan namaz ibadeti belki de gün içinde tek bir noktaya bakıp zihnimizi boşaltma ihtiyacını da karşılıyordur ne dersiniz?
Peki, çiçeğin kalbine bakma neden daha kıymetlidir? Çünkü çiçek topraktan gelir. Yeryüzüne gelebilmek için sancı çekmek zorundadır. Filizlenmesi için çokça emek ve sabır göstermesi gerekir ve ayakta durabilmesi için durmadan güneşe yüzünü çevirmeli ve can suyunu her zaman yudumlaması gerekir. Tanıdık geldi mi size de?