Uluslararası müdahale planları hazırlanırken operasyon sonrasında nasıl bir ülke ve bölge hedeflendiği belirlenmeli ve uygulanacak stratejiler bu hedefi gerçekleştirecek şekilde geliştirilmeli ve uygulanmalıdır. Bu hedeflere ulaşıncaya kadar stratejiler kararlı ve net bir şekilde uygulanmalıdır.
Medeniyetler çatışması tezinin etnik ve dini motifli terörün gelişmesine ortam hazırladığı değerlendirilerek, etnik veya dinsel ötekileştirmenin, düşmanlıkların önlenmesi için çok kültürlülük ve kültürler arası uyum konuları uluslar arası eğitim programlarına dâhil edilmelidir.
İslam âlimleri ve öğretim üyeleri, terör örgütlerinin istismar ettiği dini referanslarla ilgili olarak istismarı önleyici görüşler vererek toplumları bilinçlendirmelidirler. Ayrıca terör eylemlerinin İslam’a uygun olmadığını içeren dini referansların öne çıkartılması için daha aktif çalışmalar yapılmalıdır.
İslam’ın en kutsal değerlerinden birisi olan “cihad” kavramı ve Terör eylemleri arasındaki farklar ortaya konulmalıdır. Hıristiyan din adamları da Hıristiyan-İslam düşmanlığını derinleştiren terör örgütlerinin istismar edebileceği beyan ve ifadelerden kaçınmalıdırlar.
İslam Konferansı Teşkilatı ve Arap Birliği gibi teşkilatlar İslam ülkeleri arasında ekonomik, ticari ve kültürel ilişkilerin gelişmesine yönelik daha etkin politikalar üretmeli ve hayata geçirmelidir. Ayrıca üye ülkelerin güvenliği ve huzuru ile ilgili daha fazla sorumluluk üstlenmelidir.
Zor duruma düşen İslam ülkelerine yardım için ekonomik ve kalkınmaya yönelik projeler üretilmelidir. Özellikle İran ve Suudi Arabistan gibi İslam ülkeleri nüfuz alanlarını genişletmek ve etkinliğini artırmak maksadıyla mezhepsel farklılıkları kullanmamalı ve buna dikkat etmelidir.
Mezhepsel politikalar İslam dünyasında ötekileştirmelere, kalıcı düşmanlıklara ve savaşlara neden olmuştur ve olmaya da devam etmektedir. Bu durumun daha büyük zararlara neden olması önlenmelidir.
Farklı kesimlerin görüşlerinin hazırlanan politikalarda dikkatle değerlendirilmesi sonucu oluşacak sinerji, halkın topyekun bu politikalara destek vermesini sağlayacaktır.
İçinde yaşamış olduğumuz yüzyılda dış ilişkiler ve güvenlik politikalarında başarılı sonuçlara ulaşmak için halkın büyük çoğunluğunun desteğinin alınması oldukça önemlidir.
Halkın desteğini alamayan politikalar toplumsal ayrışmalara neden olur ve halkın milli bir duruş sergilemesi mümkün kılmaz. Bu nedenle özellikle Suriye, Irak ve IŞİD, PKK, PYD politikaları konusunda Türk Milleti’ndeki bölünmüşlüğün nedenlerinin araştırılması faydalı mütalaa edilmektedir.