1980’li yıllara kadar Türkiye ekonomisinin lokomotifi olma özelliği gösteren tarım sektörü, 1980’li yıllardan sonra uygulanan dışa bağımlı liberalleşme, serbest piyasa ekonomisine geçiş, sanayi-hizmet ve inşaat sektörlerindeki hızlı gelişim gibi nedenler ile gerilemeye başlamıştır.
1980’li yıllarda %26 olan GSYİH katkısı 2013 yılında %8,5’e, 1980’li yıllarda %57 olan ihracata katkısı 2013 yılında %10’a ve 1980’li yıllarda %62,5 olan istihdama katkısı ise 2013 yılında %26’ya kadar gerilemiştir. Bu gerileme günümüze kadar da devam etmiştir ve etmektedir.
Ancak oranlardaki bu gerileme tarım sektöründeki çıktının azaldığı anlamına gelmemelidir. Diğer sektörlerin daha hızlı büyümesi nedeniyle, GSYİH içerisindeki tarımın payı yıllar itibariyle oransal olarak gerilemektedir. Günümüzde tarım sektörünün içerisinde bulunduğu başlıca sorunları aşağıdaki gibi sıralamak mümkündür.
Ülkemizde uygulanmakta olan miras hukuku, tarım arazilerinin parçalanarak küçülmesine neden olmaktadır. Tarım arazilerinin parçalanması, işletme büyüklüklerinin küçülmesine ve dolayısı ile tarımsal verimliliğin azaltılmasına yol açmaktadır.
Tarım işletmelerinin küçülmesi önemli oranda ölçek ekonomisi problemlerine neden olmakta, üretim azalan verimlere doğru yönelmektedir. Sonuç olarak küçük işletmeler yetersiz gelirleri ile artan üretim maliyetlerini karşılayamadığından tarımsal faaliyetleri bırakmak zorunda kalmaktadır.
Ülkemizdeki tarım işletmelerinin yaklaşık %70’inde hayvansal ve bitkisel üretimin birlikte yapıldığı dikkate alındığında, tarım işletmelerinde uzmanlaşmanın yaygın olmadığı görülmektedir.
Gübre, tarım ilaçları, tohumluk, tarım makineleri ve mazot gibi temel üretim girdilerindeki yönetilemeyen ve öngörülemeyen aşırı fiyat artışları, tarım işletmelerinin karlarını önemli ölçüde düşürmektedir. Bu durum bazı tarım işletmelerinin zarar etmesine yol açmıştır ve kapanmalarına neden olmuştur.
Küçülme politikaları sonucunda, geçmişte çiftçilere başarılı hizmetler sunan; zirai mücadele, toprak-su gibi bazı kurumların ortadan kaldırılması, çiftçinin hizmet alımının aksamasına yol açmış, dolayısı ile verimlilikte azalışlar ortaya çıkmıştır.
Uluslararası Para Fonu (UPF: IMF), Dünya Bankası (DB: WB) ve Avrupa Birliği gibi kuruluşların ülkemiz tarımına yapmış olduğu dolaylı müdahaleler, tarım işletmelerini olumsuz yönde etkilemiş ve halen etkilemektedir.
Çiftçilerin eğitimi ve modern tarım teknolojilerinin kullanımında istenilen seviyeye ulaşılamamıştır. Bu nedenlerden dolayı çiftçilerin bilgi ve sermaye birikimi yetersiz kalmış, tarım ile ilgili güncel gelişmeler yakından takip edilememiştir.
Bunun bir diğer nedeni de; küçük ölçekli tarım işletmelerinin modern tarımsal araç ve gereçler ile modern tarımsal üretim teknikleri için gerekli olan finans kaynaklarına sahip olamayışlarıdır.
Hayvan hastalıkları ile mücadelelerde yetersiz kalınmıştır.
Çiftçiler içinde bulundukları örgütsüzlük nedeniyle çoğu zaman mamullerini pazarlayamamış, aracılar tarafından düşük fiyatlar ile alınan mamuller tüketiciye yüksek fiyatlar ile satılmış, bu durum hem üreticiyi hem de tüketiciyi olumsuz etkilemiştir.
Stratejik üretim planlaması yapılamadığından çiftçilerin üretmiş oldukları mamuller zaman zaman satılamamış, bu durum sonucunda çiftçi zarar etmiş ve tarımsal faaliyetleri bırakmak zorunda kalmıştır.
Miras yoluyla devamlı olarak küçülmekte olan ortalama tarımsal işletme büyüklüğü, özellikle son dönemlerde tarım reformunun önemini vurgulamış ve çok boyutlu önlemlerin ön plana çıkmasını sağlamıştır.