15 Temmuz terörist darbe girişiminin üzerinden 7 gün geçti. Her geçen gün yaşanan yeni gelişmeler, yapılan açıklamalar ve kullanılan ifadeler, darbe girişiminin arka planına dair hem ipuçları veriyor, hem de soru işaretleri oluşturuyor. Zaman ilerledikçe oluşan soru işaretlerinin yerini daha net gelişmelere bırakacağı kanaatindeyim.
Bu darbe girişiminin, darbe sever belli bir kesim tarafından ilk etapta küçümsendiği ve "tiyatro"(!) olarak yaftalandığı kadar basit ve sıradan bir harekât olmadığından hiç şüphem yok. Bilakis son derece planlı ve oldukça geriden gelen bir hazırlık mahsulü olduğunu düşünüyorum. Geriye doğru üç-dört yıl öncesinden tayin ve terfi zincirine kadar planlanmış bir harekât olmasa, bu kadar yüksek rütbeli askerin birkaç gün ya da birkaç ay içerisinde organize edilmesi mümkün değildir. diye düşünüyorum. Yani Genelkurmay ve Kuvvet Komutanlıkları karargâhları dâhil birçok ordu, donanma ve üs komutanlıkları bünyesinde rutin dışı ciddi hazırlıklar yapılmış olmalı.
Peki böylesine uzun soluklu ve rutin dışı bir hazırlık süreci yaşanmışsa, TSK komuta kademesi ve MİT 'in bu hazırlıklardan son güne kadar haberdar olmaması mümkün olabilir mi? MİT’ in belki de tarihinin en güçlü ekip ve ekipmanlara ve son derece operasyonel bir yapıya sahip olduğunu düşününce böyle bir ihmali havsalam almıyor. Cumhurbaşkanı ve Genelkurmay Başkanı yaverliklerine kadar kendi adamlarını tayin eden bir oluşum TSK ve MİT 'in nasıl gözünden kaçmış olabilir? Özellikle dün Cumhurbaşkanımızın darbe girişimi haberini eniştesinden öğrendiğini açıklaması bu istihbarat zafiyetinin(!) bir devlet sırrı olma niteliğini ortadan kaldırmıştır.
Açıkçası, bu istihbarat zafiyeti sadece basit bir ihmal ve zafiyetten ibaret olmuş olsa, biz bunu devlet sırrı kabul eder ve ağzımızı dahi açmayız. Fakat müteakip satırlarda ortaya koymaya çalışacağım bir takım acıtıcı soru ve tespitleri, memleket, millet ve bu ülkeye umudunu bağlamış ümmetin maslahatı için yazmak zorundayım…
14 Temmuz Perşembe günü saat 09.27’de benim de üyesi olduğum Adaleti Savunanlar Derneği (ASDER) 'in Whatsapp grubunda dernek üyelerimizden kendisi de ordudan ihraç edilmiş eski bir asker olan Av.Bülent Demir kardeşimizin yaptığı bir paylaşımda 28 Şubat davasında SANIK olan ve 28 Şubat döneminde BÇG Üst Kurulunda görev yaptığı iddianamede genelkurmay belgelerine göre sabit olan bir kurmay subayın AK Parti, döneminde generalliğe tefi ettirildiğini, bununla da kalınmayıp, Genelkurmay İletişim Dairesi Başkanlığına tayin edildiğini ve dahası bu şahsın 28 Şubat davası ile ilgili gerekçeleri dile getirenleri Genelkurmay karargahına davet edip üniformasıyla tehdit ettiğini ifade etmesinin ardından, bendeniz de bu paylaşımdan ilham alarak aynı gün, saat 09:34'de yani darbe girişiminden tam 36 saat önce Akdeniz Dayanışma Platformu (ADAP) 'ın Whatsapp grubunda şöyle bir paylaşımda bulunmuştum.
Reis'in (Cumhurbaşkanı'nın) TSK içindeki en büyük zafiyeti, halen İSTHBARATTIR!.. TSK içerisindeki , sebatay,dönme, mason, tapınakçı ,Paralel İhanet Çetesi (P.İ.Ç.) vb. Yapılanmalar kontrol altına alınmadıkça kimse ayaklarının yere sağlam bastığını zannetmesin. Halen YENİNESİL BİR DARBE PLANI yapılıyor olmadığından kimse emin olmasın !... (Devam edecek...)