Bu gün tarihi bir anımı paylaşma ihtiyacı hissediyorum.. Öncelikle, Elhamdulilllah bu güne kadar teşehhüt miktarı kadar bile olsa , (bu günkü adıyla) FETÖ mensupları ile aynı kulvarda hiç olmadım. Haşhaşi başına bir kez olsun hoca efendi olarak hitap etmedim ve o sıfatı ona hiç yakıştırmadım. Ben "bunlar Hasan Sabbah'ın müritleri gibiler" dediğim zaman takvimler 1993 'ü gösteriyordu...
Şunu söylemek istiyorum; bu güruh başta iyi olup sonradan bozulmuş değillerdir. Sadece bizlerin hüsnü niyetiyle görmek istediğimiz şekilde baktığımızdan öyle zannediyoruz. Şimdi sizlere 1989' da bu güruhun Erzurum garnizonundaki Astsubaylar'dan sorumlu olduğunu bildiğim ama adını dahi hafızama yazmaya layık görmediğim için sildiğim bir haşhaşi ile yaşadığım hadiseyi paylaşacağım.
Yıl 1989 Yer Erzurum, Büyük Doğu Fikriyatı çizgisinde bıçak gibi keskin, genç, aktivist bir astsubayım, yerimde duramıyorum... Bunlar ise yeni namaza başlamış ve benimle teşriki mesaide bulunan tertemiz bir başka meslektaşıma tebelleş olmuşlar, "namazı açıktan kılma, kendini belli etme, aman tedbirli ol!.. " vb telkinde bulunduklarını bu kardeşimizin kafa karışıklığı ile sorduğu sorulardan anlıyorum . Ve bir hışımla haşhaşi sorumlusunun yanına gidip , Kur'an, sünnet, ayet, hadis, delil, tartışma derken fikren iyice sıkıştırıyorum. Bana cevap veremeyip, sıkışınca, kendisinin pasivist olmadığını ispat etme güdüsüyle bir anlık bir duygu patlaması yaşıyor ve arkaplandaki düşüncelerini kusarak şöyle haykırıyor ; "bir gün için bütün bunlar! O bir gün geldiğinde bir emir ile tanklar yürümez olur... Silahlar atmaz olur... Uçaklar uçmaz olur ve ordu bizim elimize geçer!.. O zaman kim pasivist kim aktivist görürsün!.." Şoka uğramış bir halde cevaben ben, karga yumurtasından bülbül çıkmaz, Müslümanca yaşamayan biri Müslümanların hayrına birşey yapamaz. Abdestsiz namaz Şeytanın yolundan hizmet olmaz. Diyorum... Ve hâlâ kulaklarımda çınlayan o talihsiz söz bu haşhaşi müridin ağzından çıkıveriyor ... "BİZ HİZMET İÇİN CEHENNEME GİRMEYE BİLE RAZIYIZ!.." O gün anladım ki, bunlar günü geldiğinde bize bile silah doğrulturlar... Ve bunlardan hertürlü melanet beklenir. Ama ne yalan söyleyeyim, O gün bu sözleri çok ciddiye almamış, sadece bir sapma olarak değerlendirmiştim. Bu konuda yanılmışım...
Sonuç olarak ; haşhaşilik habis bir kanser hücresidir. Geçmişteki iyi niyetlerimizi bir bir sorgulamamız lazım. Biz mi öyle görüyoruz, yoksa onlar gerçekten öyle mi... Bugüne kadar, bugün yaşananları istikbalden bir öngörü olarak yakınlarıma her fırsatta anlatmaya çalıştım. Keşke bu konuda da yanılsaydım...