Evet, benim gibi sıradan bir vatandaş 15 Temmuz terörist darbe girişiminden tam 36 saat önce, sadece açık istihbarat kaynaklarını değerlendirerek bir öngörüde bulunuyor da , Genelkurmay Karargâhı ve MİT bir ihbar vesilesi ile ancak son gün haber aldığını söylüyorsa (saati hiç önemli değil); hele ki, Sn. Cumhurbaşkanımız "Ben darbeyi eniştemden haber aldım" diyorsa, bu gün bir istihbarat zafiyetini değil bir istihbarat ihanetini konuşuyor olmamız lazım. Zira son gelişmeler ve açıklamalar bir istihbarat zafiyetinden öte, MİT ve Genelkurmay kanadında büyük bir sadakat sorunu olduğunu göstermektedir.
Darbe girişiminin hemen ardından, Sn. Cumhurbaşkanımızın halkı meydanlara çağırması ve kendisi tarafından verilecek ikinci bir emre kadar meydanların kesinlikle terk edilmemesini istemesi; ilk günden bu yana hep artçı bir darbe riskinin olduğunun kamuoyunca konuşuluyor, hatta bekleniyor olması; bu darbe girişiminin arkasında tahmin edilenlerden çok daha farklı bir planın olduğu hissini vermiştir hep bana...
Evet muhakkakki darbenin ilk günü darbeseverlerin tiyatro(!) olarak değerlendirdiği gibi basit ve Sn.Cumhurbaşkanımızı suçlar cinsten o uçuk senaryo saçmalığından bahsetmiyorum... Fakat maalesef gelişmeler Sn. Cumhurbaşkanımızın ortadan kaldırılması hedefine matuf, Erdoğan düşmanlığında ittifak etmiş, TSK içerisinde yapılanmış birbirinden farklı birkaç grup tarafından tasarlanmış, iki aşamalı bir harekât planının olduğunu güçlü saiklerle ortaya koymaktadır. TSK’ da görev yaptığım süre boyunca benimde mücadele ettiğim, biri sabatayist dönme,kökten laik ve ulusalcı , diğeri FETÖ/PDY mensuplarından oluşan bu iki kliğin Erdoğan düşmanlığında ittifak ederek darbenin birinci dalgasında rol aldıklarından ve Genelkurmay ve MİT’ in bu harekâttan haberdar olduğundan hiç şüphem yok. İlerleyen günlerde darbecilerin ifadeleri ortaya çıktıkça, yeni komuta kademesi şekillendikçe sanırım bunu daha iyi anlayacağız.
Eğer ortada bir senaryo varsa o da şu olabilir; TSK hiyerarşik yapısı dışında harekete geçirilen birinci dalga darbeyle Sn. Cumhurbaşkanını ortadan kaldırmak; ardından hiyerarşik unsurlarla gerçekleştirilecek ikinci dalga bir darbe ile Cumhurbaşkanımızı ortadan kaldıranları ortadan kaldırıp, tabiri caizse bir taşla iki kuş vurmak...
Formatlayacak olursak;
1) Cuhmurbaşkanımızı öldürmek
2) TSK içinde farklı iki klik olan FETÖ/PDY (P.İ.Ç.) ve şu anki müttefiki Ulusalcı/Kökten laikçi damarı temizlemek…
Sonuç: Dış güçlerin güdümünde Erdoğansız, iddiasız, içe kapanık, kendi iç sorunları ile boğuşan bir Türkiye... Şimdi bazılarınızın bu iddiaya “komplo teorisi” dediğini duyar gibiyim. Fakat geçtiğimiz bir hafta boyunca yaşanan olayları ve yapılan açıklamaları dikkatlice izlerseniz, olayın basit bir ihmal olmadığına sizler de kanaat getireceksiniz. Ancak, bu darbe planlayıcıları her şeyi planlamış ve hesap etmiş olsalar da bir şeyi hiç akıl edemediler. (Devam edecek...)