ANTALYA BİRLİK VE KARDEŞLİK PLATFORMU
Antalya’da faaliyet gösteren farklı kesimlerden elliye yakın STK’ nın katılımlarıyla kurulan Antalya Birlik ve Kardeşlik Platformu (ANTBİRKAP) , bu konuda önemli bir açığı doldurmuş ve günümüzde STK bilincini önemine bir kez daha dikkatlerin çekilmesine vesile olmuştur.
STK’ların oluşumunun temel nedenlerinden biri toplumsal sorunlara duyarlılıktır. Bugün STK’lar, toplumun kılcal damarlarını oluşturan en güçlü dinamikler arasında yer almaktadırlar. Bir toplumun ekonomik, siyasi ve sosyal olarak gelişmesi, o toplumu oluşturan fertlerin kendi sorunlarını çözmeye yönelik faaliyetlere gönüllü olarak katılma seviyeleri ile yakından ilgilidir.
STK’ ların Toplumsal sorunlara duyarlı olmaları kadar, aynı duyarlılığı taşıyan farklı STK’ lar ile iletişim ve işbirliği kapasitelerini artırmaları da toplumsal sorunların çözümüne katkı bakımından son derece önemli bir husustur.
Fakat yapılan araştırma bulguları göstermektedir ki, STK’ların birbirleri ile olan iletişim ve işbirliği kapasiteleri endişe verecek kadar sınırlı düzeydedir.
Resmi kayıtlara göre Antalya genelinde faaliyet gösteren STK sayısı 2827’ dir. Buna karşılık farklı kesimler adına faaliyet gösteren SKT’ lar tarafından kurulmuş sadece bir resmi platform mevcuttur.
Bu veriler farklı STK’ ların iletişim ve işbirliği kapasitelerinin oldukça düşük seviyede olduğunu göstermektedir.
Antalya’daki STK’ lar arasında iletişim ve işbirliği kapasitesinin düşük olmasının birçok nedeni olmakla birlikte, ana sorun olarak ele alındığında sorunun iki temel alt nedene dayandığı görülmektedir.
1) Etnik ve mezhebi kimliklerin birbirlerine karşı kapılarının kapalı olması,
2) Şehir kültürünün yetersiz seviyede olması,
Bu iki temel neden tek tek analiz edildiğinde ise şu sonuçlar elde edilmektedir.
1. Etnik ve mezhebi kimliklerin birbirlerine karşı kapılarının kapalı olması:
Devletin yakın geçmişte kabul ettiği ve uyguladığı güvenlik odaklı sosyolojik yaklaşımın bir sonucu olarak toplumu bir arada tutan etnik, dini ve kültürel dinamikler neredeyse birer tehdit unsuru olarak algılanmakta idi. Bu tehdit algısı, toplum içindeki farklılıkları birbirine kapatarak, hatta çatıştırarak kontrol etme anlayışına dayalı bir strateji doğurdu.(*) 1970 ve 1990’lı yıllar bu görüşü doğrular mahiyette yaşanmış acı tecrübelerle doludur. Adına sosyal mühendislik denilen bu süreçte ortaya konan yanlış politikaların sonucunda;
a) STK’ lar arasında Farklılıkları tehdit olarak algılayan, önyargı ve güvensizlik temelli etnik, siyasi ve kültürel sınırlar oluşmuş;
b) Her kesim kendi sorunları dışında diğer kesimlerin sorunlarına duyarsız hale gelmiş ve salt kendi sorunlarıyla ajite olmuş;
c) STK’lar arasında etnisite , mezhep ve lider taassubu oluşmuş;
d) Birlikteliği sağlayacak dinamikler birer ayrışma vesilesine dönüşerek işbirliğini engelleyici bir yaşam tarzına dönüşmüştür.
2. Şehirlilik (Kentlilik) Kültürünün yetersiz seviyede olması;
Antalya, sahip olduğu coğrafi koşullar ve ekonomik imkanlar nedeniyle sürekli göç alan bir şehirdir.1975-2000 yılları arasındaki 25 yıllık süreçte Antalya’nın net göç miktarı 215.675 rakamlarına ulaşmıştır. 1990-2000 döneminde Türkiye nüfusunun nüfus artış hızı binde 20 iken, Antalya nüfusunun artışı binde 41.8 ile Türkiye’deki iller sıralamasında birinci olmuştur. Bu da ilimizin zaman içerisinde ne kadar yüksek oranda göç aldığını göstermektedir.(**) Devamı yarın...