Göç olgusuna genel olarak bakıldığında, karşılıklı güven ve dayanışma temelli ve Sosyolojik olarak homojen, bir toplumsal yapıdan heterojen ve bireysel temelli yeni bir yapıya göç etmek durumunda kalan bireyler bu yapı içerisinde farklı ve yeni bir toplumsal örgütlenme biçimiyle karşı karşıya kalırlar. Bu yeni yapı içerisinde ayakta kalabilmek ve geldikleri yerden daha iyi bir hayata kavuşabilmek için en yakınındakilerle dayanışmak zorundadırlar. Çünkü bu yeni ortama hemen ayak uydurmak ve şehrin örgütsel yapısına uygun olarak bir anda değişmek mümkün değildir. Bu bireyler doğal olarak geldiği yerin kültürel ve örgütsel yapısını şehirde yaşamak isterler. Şehir kültürü karşısında kendilerini risk altında görür ve değişime direnirler. Doğal olarak bu durum kendi hemşehrileri ile lokal bir dayanışma ihtiyacı doğurur ve kurdukları sosyal dayanışma temelli dernekler vasıtasıyla bu ihtiyacı giderirler. Aynı zamanda kırsal örgütlenmelerini şehir yaşamı içinde bu dernekler vasıtasıyla sürdürmeye çalışırlar.(***)
Bu durum şehrin kendine özgü kültürel ve örgütsel yapısından kopuk, kendi içine kapalı ve kendini farklı kesimler arasında ifade edebilme öz güveni yeterli seviyede olmayan, birbirinden kopuk bir toplumsal yapı oluşturmaktadır. Bu yapı içerisinde işbirliğinden bahsetmek mümkün değildir.
Bu temel soruna katkı sağlayacak çözümler oluşturulmadığı takdirde, toplumsal barış ve bütünlüğü tehdit edici ve provoke edilebilir sosyal riskler ortaya çıkabilir.
Bu nedenle, farklı kesimleri temsil eden STK’ lar arasında iletişim ve işbirliğini artıracak, faaliyetler planlanmalı ve acilen hayata geçirilmelidir.
Anadolu kültür ve medeniyeti, farklı kesimleri bir arada tutan, farklılıkları ayrışmanın değil, kaynaşmanın, bilişmenin dinamiği olarak kabul eden değerlere sahiptir. Toplumumuz, birlikte yaşama iradesini, bu değerlerden aldığı güçle ortaya koyabilecek potansiyele sahiptir.
Bu gerekçe çerçevesinde;
1) Etnik, siyasi ve kültürel farklılıkları birer ayrışma unsuru değil, bilişme ve kaynaşma unsuru haline dönüştürerek farklı kesimleri birbirine açacak,
2) Birlikte yaşama ve dayanışma kültürüne dayalı bir şehir kültürü oluşturacak,
Sosyal birlikteliklere ve öncelikleri planlanmış projelere acilen ihtiyaç vardır.
Bu gerekçeler doğrultusunda Antalya’nın ikinci resmi platformu olan Antalya Birlik ve Kardeşlik Platformu 13 Mart 2016 tarihinde resmen kuruluş başvurusunu gerçekleştirmiştir. Antalya Birlik ve Kardeşlik Platformu (ANTBİRKAP) Kurulduğu ilk günden itibaren farklı kesimleri temsil eden 50’ den fazla STK’ yı bir araya getirmeyi başarmıştır. Bu STK’lar arasında Hak temelli derneklerin yanı sıra , hemşehri dayanışma dernekleri, kültür ve eğitim dernekleri bulunmaktadır.
Ülkemize karşı bu gün uluslar arası ve uluslar üstü odaklarca yürütülmekte olan asimetrik savaş taktikleriyle mücadele edebilmek toplumsal işbirliği ve dayanışma kapasitemizi artırmakla mümkündür. Böyle bir ortamda birlikte yaşama iradesini ortaya koymuş 50 farklı STK tarafından atılan bu adım takdire şayandır. Umut ediyoruz ki, her gün yeni katılımlarla güçlenecek bu platform, toplumun farklı kesimleri arasında kaynaşmayı, bilişmeyi ve işbirliği kültürünü geliştirecek, toplumsal birlik ve beraberliğimize katkı sağlayacak çok hayırlı projelere öncülük edecektir.
(*) ÇAĞLAYAN, Yusuf, Sosyolojik Savaş, İstanbul, 2012
(**) Antalya Kent Konseyi ,Antalya İli Gelişim Önerileri Raporu, 2006
(***)TEKŞEN, Adnan, Kentlesme Sürecinde Bir Tampon Mekanizması olarak Hemsehrilik Ankara’daki Malatyalılar Örnegi, TC Basbakanlık Devlet Planlama Teskilatı Yayını, 2003