Herkesin kurban bayramını şimdiden tebrik eder, Allah(cc) ailelerimizle güzel bir bayram geçirmemizi cümlemize nasip etsin diye niyaz ederim. Dünyadaki bütün mazlumların haklarını aldıkları ve yeryüzünde insanların ve insanlığın huzurlu ve mutlu olduğu bir dünya görmenin nasip olmasını cenabı-ı Allah dan(cc) dilerim.
Bugünkü yazımın konusu olarak okullarımızda ve camilerimizde anlatılan Kuran-ı Kerimde ve hadislerde Hz İbrahim, Hz İsmail ve kurbanla ilgili olayları düşünelim istedim. Anlatılan kıssada bize verilen öğütleri bir hatırlayalım. Hz İbrahim’in hiç çocuğu olmaz; Allah'a bana bir erkek çocuğu verirsen sana onu kurban edeceğim diye dua eder.
Akabinde duası kabul olunur Hz İsmail dünyaya gelir. Allah(cc) vermiş olduğu sözü unutan Hazreti İbrahim'e verdiği sözü rüyada veya bir başka şekilde hatırlatır. Bunun üzerine Hz. İbrahim sözünü tutmak için harekete geçer. Verdiği sözün gereğini yerine getirmek için yapmış olduğu hareketlerden, samimiyetten, özetle tam teslimiyetten bahsedilerek kıssa bağlanır.
Allah u Teâlâ(cc) samimi davranışlarının neticesinde içinde bulunduğu sınavdan başarıyla geçtiğini bildirerek Hz. İsmail’i kendisine bağışlar. Ben inanıyorum ki bu kıssada samimiyetten teslimiyetten daha fazlası var. Biz bir ayeti kerimenin doğru anlaşılmasının yöntemi olarak ayetlerin önünden ve arkasından gelen ayetleri, nüzul zamanı, sebepleri ve anlamlarını birlikte düşünmek gerektiğini söylemez miyiz?
Peki, o günkü şartlarda Hz İbrahim'in çocuğunu kurban etme İsteği nereden doğmuştur? Hz İsmail tereddütsüz kurban edilmeyi neden kabul etmiştir? Hz İbrahim’in aracılığıyla Allah(cc)’ın verdiği mesajı daha iyi anlamak için oturup düşünelim. Hz. İbrahim kıssasında verilen mesajın bizim tarafımızdan tam anlaşılıp anlaşılmadığını sorgulamak istiyorum. Hz İbrahim'in döneminde de Her zaman olduğu gibi insanların en çok sevdikleri şeylerden ilahlarına kurban verirlerdi.
O günkü şartlarda İnsanların en çok sevdiği, değer verdiği şeyler belli ki evlatları veya o bölgenin en güzel çocuklar idi. Bu bilgiler ışığında ben kıssada anlatılan hakikatin bize anlatılanlarla sınırlı olmadığını; Allahu Teala(cc)nın Hz İbrahim'in aracılığıyla insanların Kurban diye adadıkları ve kurban olarak kestikleri şeylerin asla insan olmaması gerektiğini düşünüyorum.
Hz İbrahim’in Hz İsmail'i kurban edememesi ile ve insandan kurbanın kabul edilmeyeceğini başka türlü nasıl ifade edebilirdi ki?İnsanlar görsel anlıyorlar ya işte Hz İbrahim bir toplumun önünde Hz İsmail'i kurban edemedi ve yerine bir hayvan kurban etmek suretiyle aslında yaratıcının o günkü şartlarda ki ve daha sonraki insandan kurban etmeyi yasaklama yöntemi olarak Hz İbrahim ve hazreti İsmail'i vesile kıldı.
Hani Allah u Teala(cc) Hacc suresi 37. ayette yaklaşık olarak ‘’sizin kurbanlarınızın ne etleri ne kanları da Allah'a(cc) ulaşmaz sizin samimiyetiniz Allah'a ulaşır’’ buyuruyor ya. Bu ayeti kerime bize Allah'a(cc) kurban olarak adamış olduğunuz şeylerin sizin için en değerli olduğunu zannettiğiniz şey bile olsa asla Allah'a(cc) Onun bir faydasının olmayacağını sadece samimiyetimizin Allah(cc) katında bir değerinin olduğunu ifade etmiyor mu?
Bu çerçeveden bakarsak çocuklarımızı bu dünya hayatında düzgün yetiştirmek, Allah’ın(cc) yolunu düzgün anlatmak ve anlamak suretiyle insanlara ve insanlığa faydalı bir nesil yetiştirmenin dışında yapılan bütün eğitim faaliyetlerinin aslında çocuklarımızı değişik bir şekilde Allah'ın(cc) dışında ki sistemlere, lüzumsuz ideallerimize ve düşüncelerimize kurban ettiğimiz anlamına gelmiyor mu?
Farklı bir bakış açısı olsun diye ortaya koyduğum bu fikir, belki bazıları tarafından net anlaşılmayabilir. Ama farklı bir düşünce, farklı bir yorum getirerek ve netice itibariyle bakış açılarımızı biraz da olsun genişleterek, sonucun bereketlenmesi sağlamak mümkün olacaktır diye düşünüyorum. Allah(cc) her şeyi hakkıyla bilendir.