Bizler öyle bir zamanda bulunuyoruz ki; tarihin yeniden yazıldığı günlere şahitlik ediyoruz. Dünyanın sisteminin ve ahenginin değiştiğine şahitlik ediyoruz. Güçlünün haklı olduğu zamanlardan, hakkın üstün olduğu günlerin dönüşüne şahitlik ediyoruz. Tüm Dünya mazlumlarının ve gariplerinin hakkını savunduğumuz günlerin geri geldiği zamana şahitlik ediyoruz. Elhamdülillah.
Yakın geçmişimizde hor görülmüşlüğü - ezikliği resmeden idarecilerimiz olsa da, zaman yöneticilerimizin şuur eksikliği ile geçirilmiş gibi görünse de, geçmişlerimizin bazılarının ufuklarının ne kadar geniş olduğunu ve dahi içinde bulunduğumuz anlara işaret etmekteki isabetlerini gördüğümüz ve şükrettiğimiz günlerden geçiyoruz. Allah’ın adaletinin yeryüzüne hâkim olması için çaba sarf eden bir milletin varlığının yeniden ortaya çıktığı günlere şahitlik ediyoruz.
Böyle hassas ve nazik bir dönemden geçerken ve içinde bulunduğumuz zor şartları görüp dururken, halimizde ve kavlimizde ölçülü ve adaletli olmak zorundayız. Doğru yapılan eleştiriler dosta kuvvet verir, düşmanı hizaya getirir. Her işte olduğu gibi eleştiri mekanizmasında da hakkaniyet ölçüsünde olmak zorundayız.
Eleştirinin, kalabalığın ortasında ben de varım demek için mi, birilerini mağlup etmek için mi, hedefine varıp aksaklığı düzelteceği doğru zamanda ve doğru yerde mi, yol göstermek için mi yoksa yol kesmek için mi yapıldığı çok önemlidir. Eleştiriyi dozunda ve ayarında yapmanın önemli olduğunu bilen birisi olarak, bu kurallara uygun hareket etmeye çalışıyorum. Bu söylediğimin iyi anlaşılabilmesi için yazılarımın uzun süre takip edilmiş olması gerektiğini düşünüyorum.
AK Partinin politikalarını eleştirmek ya da devletin siyasi politikalarını eleştirmek ile politikaları uygulayanların yanlış uygulamalarını eleştirmek, uygulamadaki yanlışlıkları göstermek ve bu yanlışlıkları düzeltecek bilgi ve fikirleri ortaya koymak arasında dağ kadar fark olduğu anlaşılmalıdır.
Uygulamada şahsi yapılan yanlışlıkların ne partiye ne de devlet politikasına mal edilmesi mümkün değildir. Şahıs kendi yapmış olduğu yanlışlıkları da devletin adını harcayamaz veya devlet politikasıymış gibi adını kullanamaz, böyle gösteremez.
Kişinin veya kişilerin şahsına ait anlayış yanlışlığından kaynaklanan durumlar devlet politikasının yanlış olduğu şeklinde yorumlanamaz. Kişiye yönlendirilmesi gereken eleştiri okları da devlete doğrultulamaz. Hiç kimse hiç bir şey adına, bir kişi yada yanlış uygulama üstünden devleti yahut topluluğun tamamını yargılayamaz.
Uygulama yanlışlıkları; kasti ve şahsi kararların sonuçları olarak karşımıza çıkabilir. Eleştiri yapmamız gereken bölümler işte bu bölümlerdir. Bu konuları ayırt edemeyeceklerin asla eleştiri yapmaması gerekir. Onu susturmak da bizlerin vazifesi olması gerekmektedir.
Yani uygulamadaki hataları ortaya koymak, yanlışını ifşa etmek, hata ve yanlışların düzelmesi için uğraş ve çaba sarf etmekte bizim boynumuzun burcudur. Bunu yaparken muhatabı kurda kaptırmamak, lakin bir kuzu olmadığı gerçeğini de unutmamak ve unutturmamak lazımdır. Adaletin ölçüsü kayarsa, adalet terazisi yanlış tartar. Yiğit bizim yiğidimizdir; hakkını çiğnemeyiz-çiğnetmeyiz ALLAH’ın izniyle.
“Emaneti ehline verin” ; “Aranızda hükmettiğiniz zaman adaletle hükmedin” ; “Kendi aleyhinize,.... de olsa Allah için şahitliği doğru yapın.” Mealindeki ayetler bizim her zaman hem ölçümüz hem de asli kurallarımızdır, ELHAMDÜLİLLAH.
Ya Rabbi milletimizi adaletten ve adaletin temsilciliğinden ayırma. Ordumuza en kısa sürede zafer, milletimize sabır, şehitlerimize mağfiret diliyorum. ALLAH’ım bu milleti çekemeyeceği şekilde imtihan etme. AMİN.