Önder'in Aileli Okul inovasyon zirvesi için İstanbul'a gitmiştik. Memur-Sen’in de İstanbul’daki programı 150 metre mesafede bir otelde idi. Orada arkadaşlarla birlikte Kurtlar Vadisi Vatan filmini seyretmeye karar verdik ve sinemaya gittik. Film başlarken en başında ‘’Bütün kişiler ve senaryo hayal ürünüdür’’ yazıyordu. Böyle yazarak kimseyi hedef almadıklarını ifade etmiş olup, yasal sorumluluktan da kurtulmuş oluyorlarmış. Gerçi film sadece silah sesleri ve kurşunların kayalara vurarak çıkarmış olduğu ateş parıltılarından ibaretse de yakın tarihi hatırlatan senaryonun tamamen hayal ürünü olduğunu yazıyordu. Şimdi ben de bu haftaki yazacağım yazımında bir hayal ürünü olduğunu söyleyerek kimseyi hedef almadığımı belirtmiş olayım. Bir ülke düşünün ve o ülkenin yöneticiliğini yapan siyasetçileri, tabi ki siyasetçilerin olduğu yerde bakan, milletvekili, il yönetimi, ilçe yönetimi ve benzeri birçok siyasi kurumlarında var olduğunu da hayal edin. Bir bakanın veya birkaç bakanın torunlarının liseye yerleştirme sınavı olan ZEOG dan 498 puan almış olsun. 498 puan ile istedikleri okula yerleşemediklerini hayal edin ve bunun için istenilen okula 1 puanlık eksik kalmış olduğundan bu konuyla ilgili bakanlığa torununun kendi tutturamadığı okula yazmaları talimatını verdiğini hayal edin. İlgili Bakanlığın o puanla torunun yerleşemeyeceğini söylediğini düşünün. İmam Hatip, İmam Hatip diyenlerin aslında 498 ile giremeyeceği hiçbir İmam Hatip yokken giremediği Okulu'nda İmam Hatip olmadığının altını çizmek istediğimi düşünün. Bu şartlarda çok kızdıklarını hayal edin, bu ZEOG neymiş diye o hayali devletin Reisine sürekli şikâyet ettiklerini düşünün. İstediği okula giremeyen bakan torunu için böyle bir şey olur mu? şu anda benim torun istediğimiz okula yerleşemedi diye sürekli reisinin başının etini yediklerini ve kendi çıkarları için yanlış bilgilendirdiklerini düşünün. Bu devletin reisi bu yanlış yönlendirme karşılığında bu böyle olur mu ? diyerek yerleştirme imtihanı olan ZEOG’u iptal eder. Halka yansıdığı kadarıyla yeni gelecek sistemin NEOG? Olduğundan da hiç kimsenin haberi yoktur, çünkü yeni sistem hakkında herhangi bir çalışma yapılmamış olsun.
Sosyal medyada ücretsiz dağıtılan kitaplardaki hataların dile getirilmesine kızan talimci ve terbiyecileri düşünün. Biz çok hata düzelttik diyerek, bu kitapların dört yıldır okutulduğunu söyleyip siz daha önce neden düzeltme çabası sarf etmediniz diyen terbiyecileri hayal edin. Yani suçlu açık. Kitap eline gelmeden hiç bir şeyden haberi olmayan O ülkede yaşayan halk.
Bir de Tabii bu devletin idare amirleri de vardır, ne kadar çok İmam Hatip açtığını istatistik olarak ortaya koyabilme çabası göstersinler. Yeterli ve kalifiye eğitimci olmadan her önüne gelen yerde İmam Hatip açarak bir yerlere mesaj vermeyi kendine vazife kabul eden idarecilerin varlığını da unutmamak lazım. Yine başka bir imam hatibe imtihanla yerleşemeyen akraba çocuğu için, okul müdürünü istifaya zorlayan vekil, bürokrat vs. söylentilerini hayal edin. Bunlarla birlikte Okul Aile Birliğinin parasıyla çalıştırılacak olan hizmetlinin siyasetçilerin gönderdiği kişileri çalıştırmak zorunda olduğunu düşünen bir siyasi yapılanmayı hayal edin. Bu da yetmiyormuş gibi Kantinci ile Okul Aile Birliği arasındaki problemi çözme adına kantincinin lehine çıkıp gelen siyasi il yöneticilerini düşünün. Siyasi bir rant için değil kantincinin rantı adına okula baskı yapmak için okulu taciz eden bir il yönetimi hayal edin. Böylece Okul ve Okul Aile Birliğini düşünmesi gerekenlerin düşündükleri rant kesimini siz hayal edin. Bir resmi kurumda yapılmış olan işlerin eksiklerini ve usulsüzlüklerini tespit edip, bulunulan yerdeki siyasetin en üst makamına ibraz edildiğinde yapılması gereken iş olarak uygunsuz iş yapılan kurumun en üstündeki kişiyi bilgilendirilerek hatanın(!) düzeltilmesini yoksa sonucunun çok kötü olacağını bildiren siyaseti bu kadar laçkalaşmış olan bir Devlet hayal edin. Bütün bunların hepsini çözüm üretme adına yapılmış işler olarak düşünün. Sonuçta her şey düzgün, her şey mükemmel, her şey uyum içerisinde gidiyor değil mi? Ne siyasetçinin, ne siyasetin, ne de onlara tepkisiz uyan halkın hiçbir suçu yok, eğitimde her şey süt liman, fıstık gibi giden bir ülke… daha ne istiyoruz ki, hayali bile güzel.